Vous avez cherché: firkantede (Danois - Turc)

firkantede brikkername
name

firkantede er nyere.
bunu duvarın solukluğuna bakarak söyleyebilirsiniz.

- ventiierne er firkantede.
- oradaki kartuşlar kare şeklinde. - lem'dekilerse yuvarlak.

de er frygtelig firkantede.
volvolar keskin hatlıdır.

vi er alle firkantede, da.
- Çünkü o da seninle dalga geçiyor. - Ödeşmişler o zaman.

- dine vitser er firkantede!
Şu ana kadar yaptıkların anlamsız.

men firkantede eller pæreformede
* ama damla ya da kare şeklinde kesilmiş *

- de er firkantede, ikke trævlede.
köşeliler, lifli değil.

den firkantede åbner korridor b.
kare olanda b koridorunu açar.

det er den firkantede knap ved siden af.
yan taraftaki kare düğmeye basmalısın.

de små firkantede laver korte, lige åbninger.
küçük kare olanlar kısa düz açıklıklar yaratacaktır.

de er så fandens firkantede, at det ikke kan ses.
- Çok komik oldun. söyleyemiyorsun bile!

-ja. nej,men det er... så vi er firkantede?
-evet ama önemli değil demiştin?

den store, firkantede klods, derkommer ild ud af, er komfuret.
hani içinden ateş çıkan şu büyük beyaz kare şeklindeki şey var ya, işte o fırın!

cirkler er ikke firkantede, fordi de er runde! er du med?
daireler noktasızdır çünkü onlar dairelerdir.

trekantede poletter for ser alliser thorne. firkantede for ser denys mallister.
Üç köşeli fişler sör alliser thorne için kare fişler sör denys mallister için sayılacak.

alle døre og lysåbninger havde firkantede bjælkerammer, og lysåbning sad over for lysåbning tre gange.
kapılar ve kapı söveleri dört köşeliydi. pencereler ise üç sıra halinde birbirine bakacak biçimde yapılmıştı.

den mest populære sportsmand nogensinde i memphis, tennessee, træder op i den firkantede ring.
memphis tarihinin en sevilen güreşçisi şu anda ringe girmek üzere.

ved indgangen til det hellige var der firkantede dørstolper. foran helligdommen var der noget, der så ud som
ana bölümün kapı söveleri kare şeklindeydi, en kutsal yerin önündeki kapı söveleri bunlara benziyordu.

fyre som ham kan kun tænke firkantet, så de sørger for at gøre tingene firkantede, og mordere går fri.
onun gibi adamlar olayları hep bir kalıba göre anlamaya çalışırlar. olayları kalıbına uydururlar ve katil kaçar kurtulur. babanda da böyle mi oldu?