Vous avez cherché: a donde (Espagnol - Turc)

¡id a donde se os ordena!»
emredildiğiniz yere gidin!

puedo ir a donde tú quieras.
sevdiğin herhangi bir yere gidebilirim.

interfaz de red a donde enviar los paquetes
paketlerin gönderildiği ağ aygıtı

seleccione el directorio a donde se escribirá el archivo. info
. info dosyasının yazılacağı dizini seçin

¿y si vierais al hijo del hombre subir a donde estaba primero
‹‹ya İnsanoğlunun önceden bulunduğu yere yükseldiğini görürseniz...?

¿a dónde irás?
nereye gideceksin?

me buscaréis y no me hallaréis, y a donde yo estaré vosotros no podréis ir
beni arayacaksınız ama bulamayacaksınız. ve benim bulunduğum yere siz gelemezsiniz.››

¿a dónde fuiste?
nereye gittin?

cuando el niño creció, sucedió cierto día que fue a donde estaban su padre y los segadores
Çocuk büyüdü. bir gün orakçıların başında bulunan babasının yanına gitti.

"'pero si el homicida sale fuera de los límites de su ciudad de refugio a donde había huido
‹‹ ‹ama adam öldüren kaçmış olduğu sığınak kentin sınırını geçer,

entonces ellos quisieron recibirle en la barca, y de inmediato la barca llegó a la tierra a donde iban
bunun üzerine onu tekneye almak istediler. o anda tekne gidecekleri kıyıya ulaştı.

tom no sabe a dónde mirar.
tom nereye bakacağını bilmiyor.

¡ve el último y que ninguno de vosotros se vuelva! ¡id a donde se os ordena!»
sizden hiç kimse, sakın dönüp de ardına bakmasın, istenen yere gidin."

cuando entró a donde ella estaba, dijo: --¡te saludo, muy favorecida! el señor está contigo
onun yanına giren melek, ‹‹selam, ey tanrının lütfuna erişen kız! rab seninledir›› dedi.

--jehovah dijo además--: así los hijos de israel comerán su pan inmundo, entre las naciones a donde los arrojaré
rab, ‹‹uluslar arasına dağıtacağım İsrail halkı böylelikle kirli sayılan yiyecekleri yiyecek›› dedi.

"cuando jehovah tu dios haya destruido delante de ti las naciones a donde tú vas para desalojarlas, y las desalojes y habites en su tierra
‹‹tanrınız rab topraklarını alacağınız ulusları önünüzden yok edecek. topraklarını miras alıp orada yaşadığınızda

como resultado, masas de personas que querían usar a yibuti como trampolín hacia medio oriente ahora se hacinan en el país sin lugar a donde ir.
sonuç olarak, cibuti'yi ortadoğu'ya bir basamak olarak kullanmak isteyen topluluklar, şimdi gidecek bir yer olmadan ülkede birikmeye devam ediyor.

allí en el monte a donde subas, morirás y serás reunido con tu pueblo, así como murió aarón tu hermano en el monte hor y fue reunido con su pueblo
ağabeyin harun hor dağında ölüp atalarına kavuştuğu gibi, sen de çıkacağın dağda ölüp atalarına kavuşacaksın.

¿sabes a dónde se ha ido tu padre?
babanın nereye gittiğini biliyor musun?

aconteció que el padre de publio estaba en cama, enfermo de fiebre y disentería. pablo entró a donde él estaba, y después de orar, le impuso las manos y le sanó
o sırada publiusun babası kanlı ishale yakalanmış ateşler içinde yatıyordu. hastanın yanına giren pavlus dua etti, ellerini üzerine koyup onu iyileştirdi.