Vous avez cherché: tempio (Italien - Turc)

tempio
tapınak

terminata la costruzione del tempio
süleyman tapınağı yapıp bitirdi.

e stavano sempre nel tempio lodando dio
sürekli tapınakta bulunuyor, tanrı'yı övüyorlardı.

in seguito, ioas decise di restaurare il tempio
bir süre sonra yoaş rabbin tapınağını onarmaya karar verdi.

tempio del dio della terraconstellation name (optional)
yer tanri' nin tapinaĞiconstellation name (optional)

e non permetteva che si portassero cose attraverso il tempio
yük taşıyan hiç kimsenin tapınağın avlusundan geçmesine izin vermedi.

alzate le mani verso il tempio e benedite il signore
rabbe övgüler sunun!

per il tuo tempio, in gerusalemme, a te i re porteranno doni
dağıt savaştan zevk alan halkları! boğalar›› ise irili ufaklı ulusları simgelemektedir.

gli si avvicinarono ciechi e storpi nel tempio ed egli li guarì
İsa tapınaktayken kendisine gelen kör ve kötürümleri iyileştirdi.

ora io vi dico che qui c'è qualcosa più grande del tempio
size şunu söyleyeyim, burada tapınaktan daha üstün bir şey var.

per queste cose i giudei mi assalirono nel tempio e tentarono di uccidermi
yahudilerin beni tapınakta yakalayıp öldürmeye kalkmalarının nedeni buydu.

costruì altari a tutta la milizia del cielo nei due cortili del tempio
tapınağın iki avlusunda gök cisimlerine tapmak için sunaklar yaptırdı.

ti è giunta la storia dei due litiganti che scalarono le mura del tempio?
(ey muhammed!), sana davacıların haberi ulaştı mı? mabedin duvarına tırmanmışlardı.

i filistei poi presero l'arca di dio e la introdussero nel tempio di dagon
tanrının sandığını dagon tapınağına taşıyıp dagon heykelinin yanına yerleştirdiler.

dopo il mio ritorno a gerusalemme, mentre pregavo nel tempio, fui rapito in estas
‹‹ben yeruşalime döndükten sonra, tapınakta dua ettiğim bir sırada, kendimden geçerek rabbi gördüm. bana, ‹Çabuk ol› dedi, ‹yeruşalimden hemen ayrıl. Çünkü benimle ilgili tanıklığını kabul etmeyecekler.›

alloggiavano intorno al tempio, perché a loro incombeva la sua custodia e la sua apertura ogni mattina
geceyi tanrının tapınağının çevresinde geçirirlerdi. Çünkü tapınağı koruma ve her sabah kapılarını açma görevi onlarındı.

ed egli, gettate le monete d'argento nel tempio, si allontanò e andò ad impiccarsi
yahuda paraları tapınağın içine fırlatarak oradan ayrıldı, gidip kendini astı.

allora un altro angelo uscì dal tempio che è nel cielo, anch'egli tenendo una falce affilata
gökteki tapınaktan başka bir melek çıktı. onun da keskin bir orağı vardı.

dio ha parlato nel suo tempio: «esulto e divido sichem, misuro la valle di succot
filiste zaferle haykıracağım.›› fırlatılması, bir yerin sahiplenilmesi anlamına geliyordu.

pascùr figlio di immèr, sacerdote e sovrintendente-capo del tempio, udì geremia predire tutte queste cose
rabbin tapınağının baş görevlisi İmmer oğlu kâhin paşhur, yeremyanın böyle peygamberlik ettiğini duyunca,