Vous avez cherché: zabeleženi (Serbe - Turc)

međutim, novi slučajevi nisu zabeleženi.
ancak yeni bir salgın bildirilmiş değil.

takođe su zabeleženi problemi sa vazdušnim saobraćajem.
hava trafiğinde de sorunlar bildirildi.

nepotvrđeni slučajevi zabeleženi su u turskoj i rumuniji.
türkiye ve romanya'da doğrulanmayan vakalar bildirildi.

u bugarskoj za sada još nisu zabeleženi slučajevi ptičijeg gripa.
bulgaristan'da şimdiye kadar vaka bildirilmedi.

predlozi o spajanju izbora zabeleženi su i ranije na balkanu.
seçimleri birleştirme önerisinin balkanlar'da bazı emsalleri yok değil.

slični okršaji zabeleženi su u četvrti bagdžilar u predgrađu istanbula.
benzer çatışmaların İstanbul'un bağcılar semtinde de meydana geldiği bildirildi.

sirija je odmah demantovala da su zabeleženi bilo kakvi pokazatelji bolesti.
suriye derhal yanıt vererek hastalığın herhangi bir belirtisinin tespit edilmediğini belirtti.

«nikada u istoriji čovečanstva nisu zabeleženi takav genocid i surovost.
İktidardaki akp partisi milletvekili ve türkiye insan hakları komisyonu üyesi mehmet elkatmış, "İnsanlık tarihi böyle bir soykırım ve zulme tanık olmamıştır.

bilo je raspoređeno oko 5.500 policajaca i nisu zabeleženi bilo kakvi nasilni incidenti.
seçimlerde yaklaşık 5500 polis memuru görevlendirildi ve hiçbir şiddet olayı bildirilmedi.

u njoj su zabeleženi ti događaji i ispitana je odgovornost un i drugih predstavnika međunarodne zajednice.
kitapta olaylar tarihi kayda geçiriliyor ve bm ve diğer uluslararası toplum temsilcilerinin sorumluluğu inceleniyor.

preko dve trećine grka kaže da je osiromašilo, a slični rezultati zabeleženi su i u susednim zemljama.
yunanlıların üçte ikiden fazlası daha yoksul hale geldğini söylüyor ve komşu ülkelerde de benzer sonuçlar kaydediliyor.

zabeleženi rast ekonomije bio je viši od predviđanja ministarstva finansija od između 5,7 i 5,8 odsto.
ekonomideki kayıtlı büyüme maliye bakanlığı'nın %5,7 ile %5,8 arasındaki tahminlerinden yüksek gerçekleşti.

u međuvremenu u utorak, turske vlasti saopštile su da su zabeleženi novi slučajevi ptičijeg gripa na jugoistoku zemlje.
diğer yandan salı günü, türk makamları ülkenin güneydoğu kesiminde yeni kuş gribi salgınlarının baş gösterdiğini duyurdular.

glasanje je bilo interesantno i nevladinim organizacijama, koje kažu da nisu primetili da su nedostaci zabeleženi prilikom prethodnih izbora uklonjeni.
seçimler, seçim sürecindeki eksikliklerin düzeltildiğine dair pek kanıt göremediklerini söyleyen stk'ların da ilgisini çekti.

demokratija u akciji potvrdila je da su teški prekršaji takođe zabeleženi u glogovcu, što bi moglo dovesti do generalnog osporavanja izbornog procesa.
democracy in action, drenas/gllogovac'ta da ciddi ihlaller olduğunu doğruladı, ki bu durum, seçim süreciyle ilgili genel bir anlaşmazlığa yol açabilir.

kampanja, koja je počela 1. marta, bila je miroljubiva, saopštilo je građansko udruženje most i nisu zabeleženi nikakvi veći incidenti.
halk derneği most'a göre 1 mart'ta başlayan kampanya dönemi önemli bir olay bildirilmeyerek sorunsuz geçti.

kampanja, koja je počela 1. marta, bila je miroljubiva, saopštilo je građansko udruženje most i nisu zabeleženi nikakvi veći incidenti.
halk derneği most'a göre 1 mart'ta başlayan kampanya dönemi önemli bir olay bildirilmeyerek sorunsuz geçti.

ostaćemo zabeleženi u istoriji kao generacija koja je imala priliku da reši naše probleme na južnoj granici na dobar način, ali nije uspela u tome."
tarihe, güney sınırı sorunlarımızı iyi bir şekilde çözme şansına sahip olan, fakat bunu başaramayan bir nesil olarak geçeceğiz."

iako neki stanovnici ruralnih područja smatraju tu životinju opasnom, nisu zabeleženi slučajevi da je balkanski ris napao čoveka, a postoje samo četiri dokumentovana slučaja napada na domaće životinje.
bazı kırsal yöre sakinleri bu hayvanı tehlikeli kabul etse de, balkan vaşağının bir insana saldırdığına dair kayıtlı bir olay yok ve bir çiftlik hayvanına saldırdığına dair de sadece dört adet belgelenmiş vaka var.

u izveštaju koji obuhvata period od marta 2005. do marta 2006. godine zabeleženi su niski nivoi učinka u prevenciji i borbi protiv korupcije, mada se u oblasti sankcija stvari očigledno kreću bržim tempom.
mart 2005 ile mart 2006 arası dönemi kapsayan raporda, yolsuzluğu önleme ve onunla mücadelede düşük bir performans seviyesine işaret edilirken, yaptırım alanında işlerin daha hızlı yürüdüğü belirtiliyor.