Vous avez cherché: görünmek (Turc - Anglais)

görünmek
look

bizzat görünmek zorundasın.
you have to appear in person.

o daha genç görünmek istiyor.
she wants to look younger.

onunla beraber görünmek istemiyorum
i don't want to be seen in his company.

erkekler erkeksi görünmek isterler.
men like to look masculine.

daha olgun görünmek için sakal uzattı.
he grew a beard to look more mature.

kim genç ve seksi görünmek istemez ki?
who doesn't want to look young and sexy?

yoksa asimetrik görünmek hoşuna mı gidiyor?
do you enjoy looking non-symmetric?

temiz görünmek isteyenler, halının altına süpürürler
those who want to seem clean, cover their mess under a carpet.

jane yeni kıza hoş görünmek için tarzının dışına çıktı.
jane went out of her way to be nice to the new girl.

halka hoş görünmek için ülkenin geleceğini ipotek etmeyeceğim.
"our strategy is leading the country out of the crisis inherited from the past.

burada görünmek bir prestij meselesi haline gelmiş durumda.
it has become a matter of prestige to be seen there.

"bunun gibi görünmek istiyorum. Önceden böyle görünüyordum."
"i want to look like this. this is how i looked before."

İkisi arasında, görünmek ile olmak arasındaki fark kadar fark vardır.
the difference between these two is same as the difference between seeming like and being.

tuvalete gittiğimde ayakta işiyormuş gibi görünmek için kabinde ayakkabılarımı ters çevirirdim.
when i would go to the bathroom, i would turn my shoes around in the stalls so that it looked like i was peeing standing up.

ve, bu arada, benim tanrım bir peynirli ekmekte görünmek zorunda değildir.
and, by the way, my god doesn't have to show up on cheese bread.

halk arasında iyi, erdemli ve dürüst görünmek için allah'ı yeminlerinize alet etmeyin.
and do not allow your oaths in god's name to hinder you from virtue, and righteousness, and making peace between people.

yeni hükümet, kamuoyunun gözünde, herşeyden çok özgürlüğün ve hukuk devletinin koruyucusu olarak görünmek istiyor.
the new government very much wants to appear in the public's eye as a protector of freedom and of the rule of law, among other things.

bu gerçekten, gerçekten bayağı kötü kokan bir bitki ve yine leş çiçeği gibi görünmek üzere tasarlanmış, evrilmiş.
this is a flower that really, really smells pretty nasty and is designed, again, evolved, to look like carrion.

etnik arnavut siyasiler, belgrad'la işbirliği içindeymiş veya bağımsızlık taleplerinden geri adım atıyormuş gibi görünmek istemiyor.
ethnic albanian politicians are reluctant to be seen as co-operating with belgrade or stepping back from demands for independence.