Vous avez cherché: incir (Turc - Anglais)

incir
fig

kuru incir
dried fig

dağ incir kuşu
anthus spinoletta

bu aslında bir incir parçasıdır.
so this is actually a piece of fig.

yabanıl incir ağaçlarını iri dolu taneleriyle yok etti.
he destroyed their vines with hail, and their sycomore trees with frost.

başlıca tarım ürünleri fasulye, incir, üzüm ve diğer meyvalardı.
additional crops included beans, figs, grapes, and other fruits.

her ağaç meyvesinden tanınır. dikenli bitkilerden incir toplanmaz, çalılardan üzüm devşirilmez.
for every tree is known by his own fruit. for of thorns men do not gather figs, nor of a bramble bush gather they grapes.

sabah erkenden incir ağacının yanından geçerlerken, ağacın kökten kurumuş olduğunu gördüler.
and in the morning, as they passed by, they saw the fig tree dried up from the roots.

edwards incir papağanı ("psittaculirostris edwardsii"), papağangiller familyasından bir papağan türüdür.
the edwards's fig parrot ("psittaculirostris edwardsii"), also known as the scarlet-cheeked fig parrot, is a species of parrot in the psittaculidae family.

krallığı döneminde yeruşalimde gümüş taş değerine düştü. sedir ağaçları Şefeladaki yabanıl incir ağaçları kadar bollaştı.
and the king made silver to be in jerusalem as stones, and cedars made he to be as the sycomore trees that are in the vale, for abundance.

İncire ve zeytine andolsun,
by the fig and the olive