Vous avez cherché: insanları bir yerden bir yere götürür (Turc - Anglais)

o, bir yerden bir yere taşındı.
he moved from place to place.

orada bir yerden bir yere göçseydiniz ya!"
they (angels) say: "was not the earth of allah spacious enough for you to emigrate therein?"

onu aramak için bir yerden bir yere gitti.
she went from place to place in search of him.

baska bir yerden gelmissiniz.
you come from elsewhere.

buradan dışarı çıkıyor ve arabamıza biniyoruz ve bir yerden bir yere gidiyoruz.
we go out there and we hop in our cars and we drive from place to place.

makinenin bir yerden bir başka yere nakliyesi sırasında, yeniden ambalajlanması gerekmektedir.
during transport of machine from one place to another, it needs to be re-packaged.

cihazı bir yerden bir yere taşırken tozlardan korumak için bir folyo ile sarınız.
foil the device in order for it to be protected from dust when moving it from one place to another.

bir yere gitme.
don't go anywhere.

asla bir yere gitmem.
i never go anywhere.

başka bir yere kopyala
copy to another location

başka bir yere gitmeliyiz.
we have to go somewhere else.

bir yere gidiyor musun?
are you going anywhere?

bir yerde bir zil çalıyor.
that rings a bell somewhere.

başka bir yere götürürseniz hiçbir değeri yok.
you take it anywhere else, it's not worth anything.

dün buraya yakın bir yerde bir gemi battı.
a ship sank near here yesterday.

oralarda bir yerde bir zımba göremiyor musun?
can't you see a stapler somewhere around there?

ve varsayalım ki burada bir yerlerde bir gökada olsun.
and suppose there's a galaxy out here in the universe.

beste yaparken aklımda bir yer, bir mekan var mı?
do i have a place, a venue, in mind when i write?

değişik bir yer.
it is a different place.

başka bir yerdeydim.
i was somewhere else.