Vous avez cherché: yaşamayı (Turc - Anglais)

yaşamayı sürdürmelisin.
you have to go on living.

yaşamayı hak etmiyorsun.
you don't deserve to live.

burada yaşamayı seviyorum.
i like living here.

tom köyde yaşamayı sevmiyordu.
tom didn't like living in the country.

roma'da yaşamayı hep istemişimdir.
i have always wanted to live in rome.

o kadar uzun yaşamayı beklemiyordu.
he did not expect to live so long.

o tokyo'da yaşamayı seviyor.
he likes to live in tokyo.

balık bu nehirde yaşamayı bıraktı.
fish have ceased to live in this river.

tek başına yaşamayı nasıl buluyorsun?
how do you like living on your own?

her zaman roma'da yaşamayı istedim.
i have always wanted to live in rome.

kırsalda yalnız yaşamayı tercih ederim.
i would rather live alone in the country.

tom sorunla yaşamayı öğrenmeye karar verdi.
tom decided to learn to live with the problem.

bir otelde yaşamayı gerçekten ister misin?
do you really want to live in a hotel?

nancy tek başına yurt dışında yaşamayı istemiyordu.
nancy didn't mind living abroad by herself.

boston'da yaşamayı gerçekten ister misin?
do you really want to live in boston?

enflasyonla ciddi yıllık sorunlar yaşamayı beklemiyorum." dedi.
i do not expect that we will have serious annual problems with inflation," prime minister nikola gruevski said.

elendil, arnor'da annúminas'ta yaşamayı tercih etti.
elendil lived in arnor, where he founded the city of annúminas.

halende, ezik yaşamaya devam ediyoruz.
still, we continue to live as oppressed.