検索ワード: torsen (オランダ語 - トルコ語)

torsen
taşımak

je kunt niet alles torsen.
bütün yükü taşıyamazsın.

hoefje het niet alleen te torsen.
aile içinde gizli saklı olmaz.

het kan 850 keer z'n lichaamsgewicht torsen.
ağırlığının 850 katını taşıyabilir.

jullie torsen niet zes dollar aan kleingeld mee.
aramızdan birinin içinde 6 dolar taşıdığını size hatırlatabilir miyim?

is het niet slecht wat zij te torsen hebben?
bakın, ne kötü şeyler yüklenip taşıyorlar!

wij zijn stuntels met vreemde schoenen op onze rug torsen wij
"biz mavi ayaklı bataklık kuşlarıyız."

zoals altijd moet ik het gewicht van jouw schaduw torsen.
yani,her zaman olduğu gibi, gölgenin ağırlığına katlanmalıyım.

ze kunnen ongelooflijke lasten torsen en hun tranen hebben geneeskracht.
Çok ağır yükler taşıyabilirler. ve gözyaşları iyileştirme özelliğine sahiptir.

zolang je bij ons blijft... dwing je ons die last ook te torsen.
bizimle kaldığın sürece karanlık güçler de bizimle olacak.

't is niet meer nodig zware bagage te torsen, als je op reis gaat...
seyahat ederken, bavuldaki ağırlığı ortadan kaldırıyor.

dan zal ik de verantwoordelijkheid op mijn schouder nemen totdat jij klaar bent om het te torsen.
o zaman bu yükü kabul ediyorum. sen sırtımdan almaya hazır olana kadar.

dat één man zoveel verdriet moet torsen. nu wordt je domheid nog een onschuldige vrouw fataal.
bir adamın taşıması için, çok fazla trajedi... ve aptallığın sayesinde, başka bir masum kadını bu işe bulaştırdın.

knappe meid, wil over gebouwen springen, de hele wereld torsen en toch kan ze nog lachen om mijn grappen.
güzel bir kız. tek sıçrayışta büyük binaların üstünden atlayacağına inanır. dünyanın tüm yükünü omuzlarında taşır da yine de arada şakalarıma gülmesini becerir.

zozeer, dat wanneer het uur onverwachts tot hen komt, zij zeggen: "wat hebben wij een spijt van wat wij [in ons leven] veronachtzaamd hebben" terwijl zij hun lasten op hun ruggen dragen. is het niet slecht wat zij te torsen hebben?
nihayet ansızın başlarına kıyamet kopunca günahlarını sırtlarına yüklenirler de yaptığımız taşkınlıklardan dolayı yazıklar olsun bize derler; ne de kötü yüktür taşıdıkları yükler.