検索ワード: perseverancia (スペイン語 - トルコ語)

por vuestra perseverancia ganaréis vuestras almas
dayanmakla canlarınızı kazanacaksınız.

pero si esperamos lo que no vemos, con perseverancia lo aguardamos
oysa görmediğimize umut bağlarsak, sabırla bekleyebiliriz.

vida eterna a los que por su perseverancia en las buenas obras buscan gloria, honra e incorrupción
sürekli iyilik ederek yücelik, saygınlık, ölümsüzlük arayanlara sonsuz yaşam verecek.

además, sé que tienes perseverancia, que has sufrido por causa de mi nombre y que no has desfallecido
evet, sabırlısın, adım uğruna acılara dayandın ve yılmadın.

orando en todo tiempo en el espíritu con toda oración y ruego, vigilando con toda perseverancia y ruego por todos los santos
her türlü dua ve yalvarışla, her zaman ruhun yönetiminde dua edin. bu amaçla, bütün kutsallar için yalvarışta bulunarak tam bir adanmışlıkla uyanık durun.

pues lo que fue escrito anteriormente fue escrito para nuestra enseñanza, a fin de que por la perseverancia y la exhortación de las escrituras tengamos esperanza
Önceden ne yazıldıysa, bize öğretmek için, sabırla ve kutsal yazıların verdiği cesaretle umudumuz olsun diye yazıldı.

tanto que nosotros mismos nos gloriamos de vosotros en las iglesias de dios, a causa de vuestra perseverancia y fe en todas vuestras persecuciones y aflicciones que estáis soportando
bu nedenle bizler, katlandığınız bütün zulüm ve sıkıntılar karşısındaki sabır ve imanınızdan ötürü tanrının kiliseleri arasında sizinle övünüyoruz.

yo conozco tus obras, tu amor, tu fidelidad, tu servicio y tu perseverancia; y que tus últimas obras son mejores que las primeras
‹yaptıklarını, sevgini, imanını, hizmetini, sabrını biliyorum. son yaptıklarının ilk yaptıklarını aştığını da biliyorum.

he aquí, tenemos por bienaventurados a los que perseveraron. habéis oído de la perseverancia de job y habéis visto el propósito final del señor, que el señor es muy compasivo y misericordioso
sıkıntıya dayanmış olanları mutlu sayarız. eyüpün nasıl dayandığını duydunuz. rabbin en sonunda onun için neler yaptığını bilirsiniz. rab çok şefkatli ve merhametlidir.

pero tú, oh hombre de dios, huye de estas cosas y sigue la justicia, la piedad, la fe, el amor, la perseverancia, la mansedumbre
ama sen, ey tanrı adamı, bu şeylerden kaç! doğruluğun, tanrı yolunun, imanın, sevginin, sabrın, uysallığın ardından koş.

pero en cuanto a la parte que cayó en buena tierra, éstos son los que, al oír con corazón bueno y recto, retienen la palabra oída; y llevan fruto con perseverancia
İyi toprağa düşenler ise, sözü işitince onu iyi ve sağlam bir yürekte saklayanlardır. bunlar sabırla dayanarak ürün verirler.››

será necesaria mucha perseverancia por parte de samsung para poder conseguir una posición con el fotógrafo tradicional, pero puedo entender que los avances a través de los jóvenes y especialmente en el continente asiático ya han empezado, con una amplia selección de productos samsung.
samsung'un geniş ürün yelpazesi ile özellikle asya kıtasındaki gençlerin oluşturduğu piyasadaki gelişiminin başlamış olduğu görülüyor.

si alguien lleva en cautividad, es llevado en cautividad; si alguien mata a espada, tiene que ser muerto a espada. ¡aquí está la perseverancia y la fe de los santos
tutsak düşecek olan tutsak düşecek. kılıçla öldürülecek olan kılıçla öldürülecek.