検索ワード: huruma (スワヒリ語 - トルコ語)

heri walio na huruma, maana watahurumiwa.
ne mutlu merhametli olanlara! Çünkü onlar merhamet bulacaklar.

kwa waumini ni mpole na mwenye huruma.
[2,129.151; 3,164; 26, 215-217]

muwe na huruma kwa watu walio na mashaka;
kimi kararsızlara merhamet edin.

na uwainamishie bawa la unyenyekevu kwa kuwaonea huruma.
onlara acıyarak alçak gönüllülük kanatlarını ger ve: "rabbim!

amemsaidia israeli mtumishi wake, akikumbuka huruma yake.
atalarımıza söz verdiği gibi, İbrahime ve onun soyuna sonsuza dek merhamet etmeyi unutmayarak kulu İsrailin yardımına yetişti.››

huruma yake kwa watu wanaomcha hudumu kizazi hata kizazi.
kuşaklar boyunca kendisinden korkanlara merhamet eder.

hakika mola wenu mlezi ni mwenye huruma, mwenye kurehemu.
demek ki rabbiniz çok şefkatli, çok merhametlidir.

hakika mwenyezi mungu ni mwenye huruma kwa watu, mwenye kurehemu.
(gök) ancak o'nun izniyle düşer. Çünkü allah, insanlara çok şefkatli, çok merhametlidir.

na tukampa huruma itokayo kwetu, na utakaso, na akawa mchamungu.
ek olarak katımızdan bir şefkat ve dürüstlük... erdemli birisiydi.

basi, mungu, kwa huruma yake, ametukabidhi kazi hii na hivyo hatufi moyo.
bu hizmeti tanrının merhametiyle üstlendiğimiz için cesaretimizi yitirmeyiz.

kwa hiyo, yote hutegemea huruma ya mungu, na si bidii au mapenzi ya mtu.
demek ki bu, insanın isteğine ya da çabasına değil, tanrının merhametine bağlıdır.

maadamu yeye mwenyewe yu dhaifu anaweza kuwaonea huruma wale wasiojua kitu na wanaofanya makosa.
bilgisizlere, yoldan sapanlara yumuşak davranabilir. Çünkü kendisi de zayıflıklarla kuşatılmıştır.

hakika ibrahim alikuwa mpole, ana huruma, na mwepesi wa kurejea kwa mwenyezi mungu.
doğrusu İbrahim çok içli, yumuşak huylu ve kendini allah'a vermiş bir kimse idi.

na uwainamishie bawa la unyenyekevu kwa kuwaonea huruma. na useme: mola wangu mlezi!
onlara acımadan dolayı, küçülme kanadını indir, (onlara karşı alçak gönüllü ol) ve: "ey (her varlığı terbiye edip yetiştiren) rabbim!

basi, aliposhuka pwani, aliona umati mkubwa wa watu, akawaonea huruma, akawaponya wagonjwa wao.
İsa tekneden inince büyük bir kalabalıkla karşılaştı. onlara acıdı ve hasta olanlarını iyileştirdi.

basi tulitaka mola wao mlezi awabadilishie aliye bora zaidi kuliko huyo kwa kutakasika, na aliye karibu zaidi kwa huruma.
"diledik ki, rableri onlara o çocuktan temizlikçe daha üstün, merhametçe daha gelişmişini versin."

hali kadhalika, kutokana na huruma mliyojaliwa ninyi, wayahudi wanamwasi mungu sasa ili nao pia wapokee sasa huruma ya mungu.
bunun gibi, İsrailliler de, sizin kavuştuğunuz merhametle merhamete erişmek için şimdi söz dinlemez oldular.

wala isikushikeni huruma kwa ajili yao katika hukumu ya mwenyezi mungu, ikiwa nyinyi mnamuamini mwenyezi mungu na siku ya mwisho.
allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, allah'ın dini konusunda o ikisine acımayın.

basi, alipowaona watu, makundi kwa makundi, aliwaonea huruma kwa sababu walikuwa hoi na wenye wasiwasi kama kondoo wasio na mchungaji.
kalabalıkları görünce onlara acıdı. Çünkü çobansız koyunlar gibi şaşkın ve perişandılar.

na uwainamishie bawa la unyenyekevu kwa kuwaonea huruma. na useme: mola wangu mlezi! warehemu kama walivyo nilea utotoni.
onlara acıyarak alçakgönüllülük kanadını ger ve de ki: "rabbim, onlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse sen de onları esirge."