検索ワード: gleda (セルビア語 - トルコ語)

exit gleda u budućnost
exit yüzünü geleceğe döndü

jer bog ne gleda ko je ko.
Çünkü tanrı insanlar arasında ayrım yapmaz.

Čitava manifestacija gleda i u budućnost.
etkinliğin ileriye dönük bir yönü de var.

na godišnjicu dejtona bih gleda u budućnost
bh yıldönümünde ileriye bakıyor

ne treba da gleda samo unutrašnju politiku.
sadece iç siyasete bakmamalı.

kako se na kosovu gleda na tu odluku?
kararın kosova'daki yansımaları ne oldu?

„većina navijača želi da gleda čist fudbal.
setimes'a konuyla ilgili açıklamalarda bulunan kültür ve spor bakanlığı sözcüsü yorgo bikos, "taraftarların çoğunluğu temiz futbol izlemek istiyor.

on preferira da gleda utakmicu bezbedno u svom domu.
martiç maçları güvenli bir şekilde evinden izlemeyi tercih ediyor.

svi ljudi vide ih, svaki ih gleda iz daleka.
herkes onları uzaktan izler.

većina grka gleda na to doba sa nostalgijom i ponosom.
yunanlıların çoğu bu döneme nostalji ve gururla bakıyorlar.

jer bog ne sluša taštinu, i svemoguæi ne gleda na nju.
her Şeye gücü yeten bunu önemsemez.

predsednik boris tadić otišao je u london da gleda meč.
cumhurbaşkanı boris tadiç, maçı izlemek için londra'ydı.

diplomatija: papandreu kaže da region treba da gleda u budućnost
diplomasi: papandreu'ya göre bölge geleceğe bakmalı

i odvede valak valama navrh fegora, koji gleda u pustinju.
böylece balamı çöle bakan peor dağının tepesine götürdü.

u atinu šaljemo mali tim, ali ono što se gleda je kvalitet sportista.
atina'ya küçük bir takım gönderiyoruz, ancak sporcuların kalitesi takdir ediliyor.

nikolić: to je moj cilj. ja nisam osoba koja gleda u prošlost.
nikoliç: amacım bu.ben geçmişe bakan biri değilim.

bugarka gleda svoјu britansku vizu izlazeći iz ambasade velike britaniјe u sofiјi.
sofya'daki İngiliz büyükelçiliğinden çıkarken pasaportundaki İngiltere vizesine bakan bir bulgar kadını görülüyor.

uprkos tako ohrabrujućim rezultatima, većina prodavaca automobila gleda na budućnost sa uznemirenošću.
bu gibi cesaret verici sonuçlara rağmen, çoğu oto galerisi geleceğe endişeyle bakıyor.

da bi izbegla tu neizvesnost, turska je počela da gleda na irak kao na drugu opciju.
türkiye bu belirsizliği ortadan kaldırmak amacıyla irak'ı bir seçenek olarak görmeye başladı.

epp gleda na rumuniju sa većim interesovanjem u svetlu planiranog prijema zemlje u eu 2007. godine.
epp, romanya'nın 2007'de planlanan ab üyeliği ışığında bu ülkeye oldukça ilgiyle bakıyor.