検索ワード: cisternen (デンマーク語 - トルコ語)

- du har jo cisternen.
kuyudaki su iki günde biter.

han gemmer den bag cisternen.
silahi tuvalette sifonun arkasina birakacak.

brugt cisternen for meget?
güliverini fazla kullanıyorsun, belki.

– våbenlageret er under cisternen.
zula su deposunun 4 fit altına gömüldü.

smider du stoffer i cisternen?
- benim pub'ımda uyuşturucu işi mi yapıyorsun sen?

- de er klæbet fast til cisternen.
-rezervuarımın arkasına yapıştırdım.

- du sagde, den lå i cisternen.
tam oraya. - nerede peki?

- da ikke fra kummen! fra cisternen.
oradan değil, arkadaki sifondan alsana!

ja, kampen finder sted på cisternen.
evet. dövüş depoda olacak.

og du gemmer ikke sprut i cisternen.
rezervuara da içki saklamıyorsun bakıyorum.

når cisternen er tom, må vi rejse hjem.
eğer sarnıç boşalırsa, eve dönmek zorunda kalırız.

- den burde ikke have stået på cisternen.
- sana onları deponun üstünde bırakma demiştim.

"cisternen indeholder, springvandet... flyder over."
su deposu, kaynak taşmasından... oluşur."

jeg havde ondt i cisternen og måtte sove lidt.
güliverim ağrıyordu, ben de uyudum.

når jeg når cisternen, borer jeg op gennem vatikanets gulvbrædder.
değil mi? mahzene ulaştığımda vatikan'ın zeminine doğru delmem yeterli.

hendes kedel skal udskiftes, og cisternen renses og alt muligt.
kazanının çıkarılması, su deposunun temizlenmesi ve o tür bir sürü işinin halledilmesi gerekiyormuş.

lige under cisternen, er der en forbindelse til det gamle septik system.
oradan sarnıca geçiliyor, sonra da terkedilmiş lağım sistemine ulaşılıyor.

jeg kom i spændetrøje... med cisternen bundet til en pude... med ledninger allevegne.
bir deli gömleğinde tutsak güliverim bir aletle kıstırılmış her taraftan kablolar çıkıyordu.

men da de var kommet ind i byen, huggede jisjmael og hans mænd dem ned og kastede dem i cisternen.
kente girince, netanya oğlu İsmail ve yanındakiler onları öldürüp bir sarnıca attılar.

alice senere siger hun troede hun var tucking børnene i deres senge da hun lukkede dem i cisternen.
alice sonrasında, çocukları su deposuna kilitlerken onları yataklarına yatırdığını sandığını söylemiş.