検索ワード: last minute (英語 - トルコ語)

what last-minute news
ne son dakika haberleri

within the last minute
bir dakika önce

percentage of activity last minute
son dakikadaki etkinlik yüzdesi

i waited until the last minute.
son dakikaya kadar bekledim.

tom scheduled a last-minute meeting.
tom bir son dakika toplantısı düzenledi.

there can be last-minute plans?
o zaman son dakika olan şeyler olabiliyor mu?

tom changed his mind at the last minute.
tom son anda fikrini değiştirdi.

he completed the project at the last minute.
o son dakikada projeyi tamamladı.

it was a last minute effort and it worked.
bu bir son dakika çabası oldu ve işe yaradı.

many of them were not completed until the last minute.
bunların çoğu son dakikaya kadar tamamlanamamıştı.

tom frequently waits until the last minute to pay his bills.
tom faturasını ödemek için sıkı sık son dakikaya kadar bekler.

this time, the same as always, i crammed at the last minute.
her zaman olduğu gibi, bu defa da son dakikada çalıştım.

he went to the store at the last minute, just before it closed.
o, tam kapanmadan önce, o son dakikada dükkana gitti.

eu foreign ministers overcome last-minute hurdle to talks with turkey
ab dışişleri bakanları, türkiye ile görüşmelerde son dakika engelini aştılar

several countries in the region adopted budgets for this year at the last minute.
bölgedeki çok sayıda ülke bu yılki bütçelerini son dakikada kabul ettiler.

i knew i shouldn't have put off doing my homework until the last minute.
son dakikaya kadar ev ödevimi ertelememiş olmam gerektiğini biliyordum.

but cyprus raised last-minute objections tuesday, and it was taken off the agenda.
ancak kıbrıs'ın salı günkü son dakika itirazıyla oylama gündemden çıkarıldı.

so lastly, i'm going to finish up in this last minute or two asking about companies.
son olarak, bu konuyu son 1-2 dakika içinde şirketler açısından değerlendirerek kapatacağız.

it's like every year it's the last minute that we can do something about the war with iran.
İran'la savaşta yapabileceğimiz bir şeylerin her yılı son dakika gibi.

a last-minute surge saved the measure from failing due to low turnout. [getty images]
son dakikada yaşanan artış yasanın düşük katılım yüzünden düşmesine engel oldu. [getty images]