検索ワード: surrounded (英語 - トルコ語)

they surrounded tom.
onlar tom'un etrafını çevirdiler.

we're surrounded.
etrafımız sarıldı.

surrounded by green
yeşil ile iç içe

surrounded by immortal boys.
etraflarında, cennet şarabından dolu testiler, sürahiler, kadehlerle, ebedîliğe ermiş çocuklar dolaşıp hizmet ederler.

we're surrounded by police.
polis tarafından kuşatıldık.

surrounded by the sea and nature
deniz ve doğa ile İç İçe

brown saw that he was surrounded.
brown etrafının çevrildiğini gördü.

yes, it is surrounded with a wall.
evet, duvarla kapatıyorlar.

he sat surrounded by young girls.
genç kızlarla çevrili olarak oturuyordu.

she enters, surrounded by her attendants.
she enters, surrounded by her attendants.

an old man sat surrounded by his grandchildren.
yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu.

and allah is after them, has them surrounded.
allah ise onları arkalarından kuşatmış bulunuyor.

her house is surrounded by a white fence.
onun evi beyaz bir çitle çevrili.

meke dağı is surrounded by meke gölü, a crater lake.
meke dağı, bir krater gölü olan meke gölü'nün 10 km kadar güneybatısında bulunur.

the building is surrounded by a barbed wire fence.
bina dikenli tel çitle çevrilmiş.

tom walked out of the courtroom, surrounded by reporters.
tom muhabirler tarafından çevrilmiş mahkeme salonundan çıktı.

the city is surrounded by many lakes and nature parks.
Şehir, pek çok göl ve doğal parklar ile çevrelenmiştir.

death and despair surrounded joshua and our entire communities.
Ölüm ve ümitsizlik joshua ve tüm topluluklarımızı sarmıştı.

until the morning, the camp of the enemy army was surrounded.
sabaha kadar düşman ordusunun kampı kuşatılmıştı.

but delays and high costs have surrounded the prison in controversy.
fakat gecikmeler ve yüksek maliyetler cezaeviyle ilgili bir dolu anlaşmazlık yarattı.