検索ワード: renkleri ortaya çıkarır ve kontrastı artırır (トルコ語 - 英語)

sayılar, bir olasılıklar evrenini ortaya çıkarır.
the numbers suggest a universe of possibilities.

bu yüzden ne kadar çok toz olursa, fotoğrafı o kadar ortaya çıkarır.
so the more dust you have, the more it will reveal the photo.

bilemezsin, belki allah bundan sonra yeni bir iş/oluş ortaya çıkarır.
thou knowest not, perchance after that god will bring something new to pass.

herhangi bir dengesizlik, dünyadaki ortalama sıcaklığın belirlenmesinde farklı sonuçlar ortaya çıkarır.
any imbalance results in a change in the average temperature of the earth.

bilmezsin, belki allah bundan sonra (olumlu) bir iş ortaya çıkarır.
thou knowest not, perchance after that god will bring something new to pass.

korneanın belli bir eksende daha fazla ya da daha az kavisli olması astigmat kusurunu ortaya çıkarır.
if the cornea is more or less curved on a certain axis, it causes astigmatism defect.

allah dilediğini temize çıkarır ve kendilerine kıl kadar haksızlık yapmaz.
allah purifieth whomsoever he will, and they shall not be wronged a whit.

Ölüden diriyi çıkarır ve diriden de ölüyü çıkarandır. İşte budur allah.
he bringeth forth the living from the lifeless, and he is the bringer-forth of the lifeless from the living.

bu da sizin bütün kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
thus, he would make your malice become public.

fisk neredeyse 30 yıllık ortağı, tom cowan (al pacino)'yu ortaya çıkarır ve ona bir polisin nasıl olması gerektiğini hakkında rol modelini değerlendirir.
fisk reveals that he looks up to his partner of almost 30 years, tom cowan (who the audience is led to believe is the character portrayed by al pacino), and considers him to be his role model of how a cop should be.

görme yolları üzerine baskı yaparak görme alanı kayıpları ortaya çıkarırlar.
by pressure on the visual pathways, they indicate visual field losses.

bilmezsin belki allah, bundan sonra (iddet süresi içinde) yeni bir iş ortaya çıkarır (gönülleri uzlaştırıp birleşme ortamı yaratır).
thou knowest not, perchance after that god will bring something new to pass.

bunu verandada tutardınız. biraz pislik çıkarırdı ve biraz yorardı.
you'd keep this on your porch. it was a little bit messy and kind of a pain.

grup içinde, konuşmayı severler, kendilerini öne çıkarırlar ve ilgi çekerler.
they possess high group visibility, like to talk, and assert themselves.