검색어: deswillen (독일어 - 터키어)

aber in dem allem überwinden wir weit um deswillen, der uns geliebt hat.
ama bizi sevenin aracılığıyla bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz.

um deswillen haben mich die juden im tempel gegriffen und versuchten, mich zu töten.
yahudilerin beni tapınakta yakalayıp öldürmeye kalkmalarının nedeni buydu.

"um deswillen wird ein mensch verlassen vater und mutter und seinem weibe anhangen, und werden die zwei ein fleisch sein.
‹‹bunun için adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.››

denn siehe, um deswillen sind unsre väter gefallen durchs schwert; unsre söhne, töchter und weiber sind weggeführt.
İşte bu yüzden, babalarımız kılıçtan geçirildi; oğullarımız, kızlarımız, karılarımız tutsak alındı.

und david sprach zu saul: es entfalle keinem menschen das herz um deswillen; dein knecht soll hingehen und mit dem philister streiten.
davut saula, ‹‹bu filistli yüzünden kimse yılmasın! ben kulun gidip onunla dövüşeceğim!›› dedi.

ihr sollt euren söhnen sagen an demselben tage: solches halten wir um deswillen, was uns der herr getan hat, da wir aus Ägypten zogen.
o gün oğullarınıza, ‹mısırdan çıktığımızda rabbin bizim için yaptıklarından dolayı bunları yapıyoruz› diye anlatacaksınız.

so aber der fuß spräche: ich bin keine hand, darum bin ich des leibes glied nicht, sollte er um deswillen nicht des leibes glied sein?
ayak, ‹‹el olmadığım için bedene ait değilim›› derse, bu onu bedenden ayırmaz.

denn es ziemte dem, um deswillen alle dinge sind und durch den alle dinge sind, der da viel kinder hat zur herrlichkeit geführt, daß er den herzog der seligkeit durch leiden vollkommen machte.
birçok oğulu yüceliğe eriştirirken onların kurtuluş öncüsünü acılarla yetkinliğe erdirmesi, her şeyi kendisi için ve kendi aracılığıyla var eden tanrıya uygun düşüyordu.

und nun um deswillen spricht der herr, der gott israels, also von dieser stadt, davon ihr sagt, daß sie werde vor schwert, hunger und pestilenz in die hände des königs zu babel gegeben:
‹‹siz bu kent için, ‹kılıçla, kıtlıkla, salgın hastalıkla babil kralının eline veriliyor› diyorsunuz. ama şimdi İsrailin tanrısı rab diyor ki:

darum, ob ich euch geschrieben habe, so ist's doch nicht geschehen um des willen, der beleidigt hat, auch nicht um des willen, der beleidigt ist, sondern um deswillen, daß euer fleiß gegen uns offenbar sein würde bei euch vor gott.
size o mektubu yazdımsa da, haksızlık edeni ya da haksızlık göreni düşünerek yazmadım; bize ne denli adanmış olduğunuzu tanrı önünde açıkça görmenizi istiyordum.