검색어: still (독일어 - 터키어)

still
sessizlik

antwort (still)
cevapla (sessiz)

still (nur bugs.kde.org)
sessiz (sadece bugs. kde. org)

sei still und setz dich hin!
Çeneni kapat ve otur.

und er hat es still erduldet.
(acısını) yutkunuyor(açığa vurmamağa çalışıyor)du.

du musst nur still sitzen bleiben.
sadece sessizce oturmalısın.

und bei der nacht, wenn alles still ist!
'karanlığı iyice çöktüğü' zaman geceye,

und (bei) der nacht, wenn sie still ist!
'karanlığı iyice çöktüğü' zaman geceye,

nun ruht doch alle welt und ist still und jauchzt fröhlich.
sevinçle haykırıyor.

der herr wird für euch streiten, und ihr werdet still sein.
rab sizin için savaşacak, siz sakin olun yeter.››

du, des kleider warm sind, wenn das land still ist vom mittagswinde,
giysilerin seni terletmez mi?

also war das königreich josaphats still, und gott gab ihm ruhe umher.
yehoşafatın ülkesi ise barış içindeydi. Çünkü tanrısı her yandan onu esenlikle kuşatmıştı.

und laß das meer still sein! gewiß, sie sind ertränkte soldaten."
"denizi açık bırak, çünkü onlar, boğulmaya mahkûm edilmiş bir ordudur."

und seine augen wurden weiß von der trauer. und er hat es still erduldet.
Üzüntüden gözlerine ak düştü, acısını içine gömdü.

da ward das land still vierzig jahre. und othniel, der sohn kenas, starb.
Ülke kenaz oğlu otnielin ölümüne dek kırk yıl barış içinde yaşadı.

stillen
emzirme