검색어: begun (영어 - 터키어)

it has begun.
o başladı.

life has just begun.
hayat henüz başladı.

eric has begun to sing.
eric şarkı söylemeye başladı.

i've only just begun.
sadece yeni başladım.

the journey has just begun.
yolculuk henüz başladı.

sooner begun, sooner done.
erken başlayan erken yol alır.

i haven't even begun.
ben bile başlamadım.

a window has begun resizing
bir pencere yeniden boyutlandırılmaya başladıname

he has begun on a new book.
o, yeni bir kitap üzerinde başladı.

have you begun studying english?
İngilizce çalışmaya başladın mı?

a transformation had begun in her life.
hayatında bir dönüşüm başlamıştı.

a network connection attempt was begun
bir ağ bağlantı girişimi başlatıldıname

he has begun to enjoy country life.
kırsal yaşamdan hoşlanmaya başladı.

it has already begun drafting the document.
Ülke belgeyi hazırlamaya başladı bile.

these companies have begun to think differently.
bu şirketler farklı düşünmeye başladı.

the leaves on the trees have begun to turn red.
ağaçtaki yapraklar kızarmaya başladı.

effectively, this is the brainwashing process that has begun.
bu başlayan beyin yıkama sürecinin başarısını sağlıyor.

a programme of reconstruction and development was begun in 1922.
minsk'te yeniden yapılanma ve kalkınma programı 1922 yılında başlanmıştır.

"as of may 5th, we have begun registering extreme fans.
kuribak, "5 mayıs itibarıyla, fanatikleri kaydetmeye başladık.

setimes: have the wounds of the conflict begun to heal?
setimes: İhtilafın yaraları iyileşmeye başladı mı?