검색어: conspicuous (영어 - 터키어)

it's too conspicuous.
bu çok dikkat çekici değil.

we have granted you a conspicuous victory.
biz sana apaçık bir fetih verdik.

and pointed out to him the two conspicuous ways?
biz ona 'iki yol-iki amaç' gösterdik.

there is a conspicuous white band on the rump.
sağrıda dikkat çekici beyaz bir bant vardır.

surely this is a conspicuous favour (from allah)."
bu apaçık bir lütuftur."

status-driven, conspicuous consumption thrives from the language of novelty.
yenilik dili ile zenginleşen prestij odaklı, gösterişçi tüketim.

there are numerous lessons from the bih experience, but three of them are conspicuous.
bh deneyiminden çıkarılacak sayısız ders var, ama bunlardan üçü son derece açık.

the west has made a conspicuous effort to persuade serb voters to stay on the path of integration and reform.
batı, sırp seçmenleri bütünleşme ve reform yolundan ayrılmamaları yönünde ikna edebilmek için dikkate değer bir çaba gösterdi.

the most conspicuous landmark is the red tower built in the late 12th or early 13th century as part of the city wall.
en göze çarpan abide 12. yüzyılın sonu veya 13. yüzyılın başında şehir duvarının bir bölümü olarak inşa edilen kırmızı kuledir.

once his power was established, ley began to abuse it in a way that was conspicuous even by the standards of the nazi regime.
ley nazi rejiminin standartlarına göre bile dikkat çekici bir şekilde bunu istismar etmeye başladı.

former police minister bozo prelevic told setimes that the serbian police have achieved conspicuous success in the fight against criminal groups over the last few years.
eski polis bakanı bozo preleviç setimes'a verdiği demeçte, sırp polisinin son birkaç yıldır suç örgütleriyle mücadelede önemli başarılara imza attığını söyledi.

the model has a lot to offer, and its compact design and well-balanced, clever concept make it a conspicuous player in the current competitive market.
sunduğu zengin özellikler, kompakt tasarımı, dengeli ve zekice düşünülmüş konsepti bu modeli mevcut piyasada dikkat çekici bir ürün haline getiriyor.

and it was quite curious. he said, "of all the differences between the races of men, the color of the skin is the most conspicuous and one of the best marked."
ve bu oldukça ilginç bir şeydi. "İnsan ırkları arasındaki tüm farklılıklar içinde, ten rengi en göze çarpan ve en belirgin olanlardan birisidir."

and solomon succeeded david and said: "o people, we have been taught the speech of birds and we have been endowed with all kinds of things. surely this is a conspicuous favour (from allah)."
ve süleyman, davud'un mirasçısı oldu ve ey insanlar dedi, bize kuşdili öğretildi ve her şeye ait bilgi verildi bize; şüphe yok ki bu, elbette apaçık bir lütuf ve ihsandır.