검색어: he is still not accustomed to city life (영어 - 터키어)

he is accustomed to hard work.
o, zor işe alışkındır.

he is accustomed to working hard.
o, çok çalışmaya alışkındır.

tom isn't accustomed to city life.
tom şehir hayatına alışkın değil.

he is still here.
o hâlâ burada.

he is accustomed to speaking in public.
o herkesin önünde konuşmaya alışkındır.

he is still full of energy.
o hâlâ enerji dolu.

he is accustomed to bribing anyone who gets in his way.
yoluna çıkan herhangi birine rüşvet vermeye alışmış.

at seventy, he is still active.
yetmişinde hâlâ aktif.

he is still at work in the workroom.
Çalışma odasında hâlâ iş başında.

you are tall, but he is still taller.
sen uzunsun fakat o çok daha uzun.

he is still awaiting compensation from malev.
hüseyni hâlâ malev'den tazminat bekliyor.

however, the centre is still not operational.
ancak merkez hâlâ faaliyete geçmedi.

he is still on the payroll of the company.
o, hâlâ şirketin kadrosunda.

he looks old, but he is still in his twenties.
o yaşlı görünüyor, ama o hâlâ yirmili yaşlarında.

tom isn't used to city life.
tom şehir hayatına alışkın değil.

that suggests he is still in the country, del ponte added.
del ponte, bu bilgilerin onun hâlâ ülkede olduğuna işaret ettiğini belirtti.

and compared to the high resolution dslr cameras, this is still not too bad.
yüksek çözünürlüklü dslr modelleri ile karşılaştırıldığında d3000'in raw formattaki fotoğrafları o kadar çok yer kaplamıyor.

he is still following the relation of moldova and other eastern countries with eu.
popescu, moldova ve diğer doğu ülkelerinin ab ile ilişkisini hâlâ izliyor.

the transition from farm life to city life is often difficult.
Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.

he is still an active researcher, working at the École normale supérieure in paris.
İlk öğretimi sonrası paris'de École normale supérieure de eğitimine devam etmiştir.