검색어: i learn on my own my love (영어 - 터키어)

i did it on my own.
onu tek başıma yaptım.

i'll go on my own.
tek başıma gideceğim.

i did it all on my own.
hepsini kendim yaptım.

i prefer to work on my own.
tek başıma çalışmayı tercih ederim.

i can't do that on my own.
bunu tek başıma yapamam.

i can do it faster on my own.
kendi başıma daha hızlı yapabilirim.

i don't want to go on my own.
kendim gitmek istemiyorum.

i want to finish the work on my own.
İşi kendi başıma bitirmek istiyorum.

i was on my own during these months.
bu aylarda tek başımaydım.

i've been on my own these past few months.
bu son birkaç ay tek başımayım.

how awful! i'm so miserable on my own. my head is aching.
"ne kötü! tek başıma zaten yeterince kötüyüm. başım ağrıyor.

i don't have to rely on my own near-sightedness.
miyopluğuma güvenmek zorunda değilim.

i left the firm, because i wanted to be on my own.
kendi başıma olmak istediğim için firmayı bıraktım.

"i have never applied for state subsidies, i did everything on my own.
southeast european times’a konuşan çiftçi tomo zgela, “ben hiç devlet yardımı için başvuruda bulunmadım.

i began to realise i was more interested in making up stories on my own, than in being a journalist.
farkına vardım ki ben aslında gazeteci olmaktan çok kendi öykülerimi yapmak istiyordum.

i was very fond of this space because it's the first massive industrial complex i found on my own that is abandoned.
bu mekana çok düşkündüm çünkü kendi başıma bulduğum ilk terk edilmiş, büyük endüstriyel yerdi.

so, i had to start on my own. so i moved to san francisco, and i started a little company, fuseproject.
sonuçta, kendi işimi kurmak zorundaydım. böylece, san francisco'ya taşındım, ve fuseproject adında küçük bir şirket kurdum.

say, [o muhammad], "it is not for me to change it on my own accord.
de ki, "onu kendiliğimden değiştiremem, benim açımdan bu olacak bir şey değildir.

i worked a lot of late nights. i worked a lot of weekends, and i found myself never having time for all the projects that i wanted to work on on my own.
geç saatlere kadar çok çalıştım. haftasonları çok çalıştım ve kendi yapmak istediğim projelerin hiçbirine vakit bulamadığımı fark ettim.

"i'm building my house on my own property and will not allow unmik to demolish it, which is working for the parallel structures."
"evimi kendi mülküm üzerine inşa ediyorum ve paralel yapılar için çalışan unmik'in onu yıkmasına izin vermeyeceğiz."