검색어: not on purpose (영어 - 터키어)

i did it on purpose.
onu kasten yaptım.

tom sang badly on purpose.
tom kasıtlı olarak şarkıyı kötü söyledi.

not on board
masa Üzerinde değil

i broke the vase on purpose.
vazoyu kasıtlı olarak kırdım.

he didn't do it on purpose.
o onu kasıtlı yapmadı.

you're doing it on purpose!
bunu bile bile yapıyorsun!

he broke the window on purpose.
o kasıtlı olarak pencereyi kırdı.

not on all desktops
tüm masaüstlerinde değil

we're even doing this on purpose.
sahip olduğumuz birçok yiyecekte

he broke the flower vase on purpose.
kasıtlı olarak vazoyu kırdı.

you are not on %1.
% 1' de değilsiniz.

he made mistakes on purpose to annoy me.
canımı sıkmak için hataları kasıtlı olarak yaptı.

i'm pretty sure he came late on purpose.
onun bilerek geç kaldığından eminim.

do you think he made that mistake on purpose?
onun bu hatayı bilerek yaptığını mı düşünüyorsun?

it occurred to me that he had done it on purpose
onun bunu bilerek yaptığı aklıma geldi

it is likely that he kept me waiting on purpose.
beni kasıtlı olarak bekletmesi olası.

i'm not on duty today.
bugün görevde değilim.

susan broke the dish on purpose to show her anger.
susan, öfkesini göstermek için kasıtlı olarak tabak kırdı.

i'm not on tom's team.
ben tom'un takımında değilim.

you're definitely not on the list.
kesinlikle listede değilsin.