검색어: then i can send you (영어 - 터키어)

then i fled for fear of you.
"sizden korkunca aranızdan kaçtım.

and then i left.
sonra ayrıldım.

my dear blog, i send you my condolences.
sevgili blog'um, çok üzgünüm.

then i grasped it.
ama sonra kendisini yakalayıverdim.

wait, then; i shall wait along with you.
[6,37; 17,59; 10,96-97; 15,14-15]

and then i saw her legs.
annemin bacaklarını gördüm.

as soon as i can get the chance, i'll send you some money.
fırsatını bulur bulmaz sana biraz para gönderirim.

you laugh now and then i
gulun

i would appreciate any information you can send to us.
bize gönderebileceğin bir bilgiyi taktir ederim.

as soon as i can figure out how to send money, i'll send you some.
nasıl para gönderebileceğimi öğrenir öğrenmez, sana biraz göndereceğim.

and then i asked for verification.
ve kanıtlamasını istedim.

and then i hear, "vulnerability ted!"
sonra duydum ki, "İncinebilirlik ted!"

and then i said, "close your eyes."
sonra ona "gözlerini kapat." dedim.

and then i stopped asking, "why me?"
ve sonra "neden ben?" sorusunu sormayı bıraktım.

and then i can feel the brain inside, and this will be the slushy like this.
daha sonra içerideki beyin dokusunu hissedebilirim, böyle yumuşak bir hissi olacaktır.

i need three more stickers, and then i can focus on beer, peanuts and football."
albümü bitirmeme üç tane çıkartma kaldı; ondan sonra bira, fıstık ve futbol üçlüsüne odaklanabilirim.”

and then i can say, "well, just show me the stuff that affects heart health."
sonrada şunu söyleyebilirim, ''evet, sadece malı gösterin bana kalp sağlığını etkileyen.''