검색어: ebediyen (터키어 - 영어)

seni ebediyen hatırlayacağım.
i'll remember you forever.

ebediyen yaşamak istiyorum.
i want to live forever.

biz ebediyen arkadaş olacağız.
we'll be friends forever.

o, kocasını ebediyen sevecek.
she'll love her husband forever.

ebediyen mutlu olacağını umuyorum.
i hope you'll be happy forever.

ben afrika'yı ebediyen terk ettim.
i left africa forever.

onlar ebediyen lanet içinde kalırlar.
abiding eternally therein.

onlardır ateş ehli, orada da ebediyen kalırlar.
all such people deserve the fire and shall abide in hell for ever.

sen onları hidayete çağırsanda artık ebediyen hidayete eremeyeceklerdir.
and if you (o muhammad saw) call them to guidance, even then they will never be guided.

kim bir mümini kasden öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir.
and he who slays a believer wilfully his reward is hell, where he will abide.

eğer inanmışsanız allah size öğüt vermededir bir daha ebediyen buna benzer birşeye dönmemeniz hakkında.
allah admonishes you that in future you should never repeat a thing like this, if you are true believers.

allah'ın size bağışı ve merhameti olmasaydı sizden hiç biriniz ebediyen temizlenemezdi.
had it not been for the grace of allah and his mercy unto you, not one of you would ever have grown pure.

ve ebediyen istiyemezler onu, elleriyle hazırladıkları şeyler yüzünden ve allah, zalimleri bilir.
and they will never invoke it because of what their hands have sent before; and allah is cognizant of the unjust.

onlar ebediyen lanet içinde kalırlar. artık ne azapları hafifletilir ne de onların yüzlerine bakılır.
their punishment shall not be lightened, nor shall they be reprieved.

İmparatorluk 395 yılında doğu roma İmparatorluğu (bizans İmparatorluğu) ve batı roma İmparatorluğu olarak ebediyen ikiye bölündü.
the first tetrarchs were diocletian (in the east), maximian (in the west), and two junior emperors, galerius (in the east) and flavius constantius (in the west).

allah'ın size lütuf ve merhameti bulunmasaydı, hiçbiriniz ebediyen temize çıkamazdı. fakat allah dilediğini temize çıkarır.
and had there not been the grace of allah upon you and his mercy, not one of you would ever have been cleansed; but allah cleanseth whomsoever he will and allah is hearing, knowing.