검색어: tutmayacaktır (터키어 - 영어)

bu müzmin bir deri hastalığıdır. kâhin kişiyi kirli ilan edecek, ama kapalı yerde tutmayacaktır. Çünkü kişi zaten kirlenmiştir.
it is an old leprosy in the skin of his flesh, and the priest shall pronounce him unclean, and shall not shut him up: for he is unclean.

bu anlaşmaki hiçbir husus, bmj'nin ihmali veya hileli beyanı ile oluşan ölüm veya kişisel yaralanma durumlarındaki yükümlülüğü hariç tutmayacaktır.
nothing in this agreement seeks to exclude liability for death or personal injury caused by bmj’s negligence or fraudulent misstatement.

bu sözleşmedeki hiçbir husus, müşteriyi bölüm 2.1'deki tahmine tabi olarak belirtilen malların siparişini verme konusunda zorunlu tutmayacaktır.
nothing in this agreement shall ob- ligate customer to place any order of specified goods, subject to forecast in sec- tion 2.1.

personel hizmet aktinin devamı süresince başka bir iş tutmayacak, ticaretle uğraşmayacaktır.
personnel shall not be engaged with any other business or trade during continuation of service contract.