검색어: bethlehem (독일어 - 터키어)

bethlehem
beytüllahim

nämlich: bethlehem, etam, thekoa,
beytlehem, etam, tekoa,

der kinder von bethlehem hundertdreiundzwanzig;
beytlehemliler: 123

und starb und ward begraben zu bethlehem.
Ölünce beytlehemde gömüldü.

nach diesem richtete israel ebzan von bethlehem.
ondan sonra İsrailin başına beytlehemli İvsan geçti.

der männer von bethlehem und netopha hundert und achtundachtzig;
beytlehemliler ve netofalılar: 188

jonathan antwortete saul: er bat mich sehr, daß er gen bethlehem ginge,
yonatan, ‹‹davut beytleheme gitmek için benden ısrarla izin istedi›› diye karşılık verdi,

david aber war dazumal an sicherem ort; aber der philister volk lag zu bethlehem.
bu sırada davut hisarda, ikinci filist birliğiyse beytlehemdeydi.

also starb rahel und ward begraben an dem wege gen ephrath, das nun heißt bethlehem.
rahel öldü ve efrat -beytlehem- yolunda gömüldü.

david aber war an sicherem ort; und die schildwacht der philister war dazumal zu bethlehem.
bu sırada davut hisarda, başka bir filist birliğiyse beytlehemdeydi.

und kattath, nahalal, simron, jedeala und bethlehem. das sind zwölf städte und ihre dörfer.
kattat, nahalal, Şimron, yidala ve beytlehem; köyleriyle birlikte on iki kentti.

und zogen hin und kehrten ein zur herberge chimhams, die bei bethlehem war, und wollten nach Ägypten ziehen vor den chaldäern.
kildaniler'den kaçmak için mısır'a doğru yola çıktılar. beytlehem yakınında, gerut-kimham'da durdular. kildaniler'den korkuyorlardı. Çünkü netanya oğlu İsmail, babil kralı'nın ülkeye vali atadığı ahikam oğlu gedalya'yı öldürmüştü.

asahel, der bruder joabs, war unter den dreißig; elhanan, der sohn dodos, zu bethlehem;
beytlehemli dodo oğlu elhanan,

und da sie hatte neben ihm gehurt, lief sie von ihm zu ihres vaters haus gen bethlehem-juda und war daselbst vier monate lang.
ama kadın onu başka erkeklerle aldattı. sonra adamı bırakıp yahudaya, babasının beytlehemdeki evine döndü. kadın dört ay orada kaldıktan sonra kocası kalkıp onun yanına gitti. gönlünü hoş edip onu geri getirmek istiyordu. yanında uşağı ve iki de eşek vardı. kadın onu babasının evine götürdü. kayınbaba damadını görünce onu sevinçle karşıladı.

die streitbaren helden sind diese: asahel, der bruder joabs; elhanan, der sohn dodos von bethlehem;
Öteki yiğitler şunlardır: yoavın kardeşi asahel, beytlehemli dodo oğlu elhanan,

und sie hoben asahel auf und begruben ihn in seines vaters grab zu bethlehem. und joab mit seinen männern gingen die ganze nacht, daß ihnen das licht anbrach zu hebron.
yoav'la adamları asahel'i götürüp beytlehem'de babasının mezarına gömdüler. sonra bütün gece yürüyerek gün doğumunda hevron'a vardılar.

da jesus geboren war zu bethlehem im jüdischen lande, zur zeit des königs herodes, siehe, da kamen die weisen vom morgenland nach jerusalem und sprachen:
İsanın kral hirodes devrinde yahudiyenin beytlehem kentinde doğmasından sonra bazı yıldızbilimciler doğudan yeruşalime gelip şöyle dediler: ‹‹yahudilerin kralı olarak doğan çocuk nerede? doğuda onun yıldızını gördük ve ona tapınmaya geldik.››

und du bethlehem ephrata, die du klein bist unter den städten in juda, aus dir soll mir kommen, der in israel herr sei, welches ausgang von anfang und von ewigkeit her gewesen ist.
onun kökeni öncesizliğe, zamanın başlangıcına dayanır.

da machte sich auch auf joseph aus galiläa, aus der stadt nazareth, in das jüdische land zur stadt davids, die da heißt bethlehem, darum daß er von dem hause und geschlechte davids war,
böylece yusuf da, davutun soyundan ve torunlarından olduğu için celilenin nasıra kentinden yahudiye bölgesine, davutun kenti beytleheme gitti.

also gingen die beiden miteinander, bis sie gen bethlehem kamen. und da sie nach bethlehem hineinkamen, regte sich die ganze stadt über ihnen und sprach: ist das die naemi?
böylece ikisi beytleheme kadar yola devam ettiler. dönüşleri bütün kenti ayağa kaldırdı. kadınlar birbirlerine, ‹‹naomi bu mu?›› diye sordular.