검색어: restrictive (영어 - 터키어)

컴퓨터 번역

인적 번역의 예문에서 번역 방법 학습 시도.

English

Turkish

정보

English

restrictive

Turkish

 

부터: 기계 번역
더 나은 번역 제안
품질:

인적 기여

전문 번역가, 번역 회사, 웹 페이지 및 자유롭게 사용할 수 있는 번역 저장소 등을 활용합니다.

번역 추가

영어

터키어

정보

영어

restrictive agreements

터키어

snrlayc anlaşmalar

마지막 업데이트: 2014-02-06
사용 빈도: 1
품질:

영어

is this the result of a restrictive practice?

터키어

bu, sınırlayıcı uygulamanın bir sonucu mu?

마지막 업데이트: 2014-02-06
사용 빈도: 1
품질:

영어

it is much more restrictive than the einstein equivalence principle.

터키어

bu einstein eşdeğerlik prensibinden daha sınırlayıcıdır.

마지막 업데이트: 2016-03-03
사용 빈도: 1
품질:

영어

now its laws on adoption are being criticised as too restrictive.

터키어

Şimdi de evlat edinme yasaları fazla kısıtlayıcı olmakla eleştiriliyor.

마지막 업데이트: 2016-01-20
사용 빈도: 1
품질:

영어

he has warned the banks that they can expect more restrictive monetary policies.

터키어

yetkili, bankaların daha kısıtlayıcı mali politikalar bekleyebileceklerini söyledi.

마지막 업데이트: 2016-01-20
사용 빈도: 2
품질:

영어

other fasts may be only partially restrictive, limiting particular foods or substances.

터키어

diğer oruçlar, belli yiyecekler veya maddeleri sınırlayarak kısmen kısıtlayıcı olabilir.

마지막 업데이트: 2016-03-03
사용 빈도: 1
품질:

영어

or is it crap? is it autocratic, controlling, restrictive and untrusting and unfulfilling?

터키어

yoksa saçmalık mı? despot, kontrolcü, kısıtlayıcı, güvensiz ya da tatminsiz mi?

마지막 업데이트: 2015-10-13
사용 빈도: 1
품질:

영어

prices have risen simultaneously inseveral community countries — is this asign of a restrictive practice?

터키어

topluluk içindeki birkaç ülkede fiyatlar eşzamanlıolarak arttı -bu, sınırlayıcı bir uygulamanın işaretiolabilir mi?

마지막 업데이트: 2014-02-06
사용 빈도: 1
품질:

영어

businesses have complained for some time that the restrictive policies of the national bank make credit and capital expensive and exporting difficult.

터키어

Şirketler bir süre boyunca merkez bankasının kısıtlayıcı politakalarının kredi ve sermayeyi pahalı, ihracatı ise zor kıldığından yakındı.

마지막 업데이트: 2016-01-20
사용 빈도: 1
품질:

영어

these restrictive agreements are automatically void, and the commission haspower to prohibit them and impose fines on the offending firms.

터키어

komisyon’un sınırlayıcı anlaşmaları, otomatik olarak geçersiz hale getirip,yasaklama ve suçu işleyen şirketlere para cezası verme yetkisibulunmaktadır.

마지막 업데이트: 2014-02-06
사용 빈도: 1
품질:

영어

a report presented in london thursday by british home secretary david blunkett concludes the selection criteria for this kind of visa request will become more restrictive.

터키어

İngiltere İçişleri bakanı david blunkett tarafından perşembe günü londra'da sunulan bir raporda, bu tip vize taleplerinde uyulacak seçim kriterlerinin daha kısıtlayıcı hale getirileceği belirtiliyor.

마지막 업데이트: 2012-04-07
사용 빈도: 1
품질:

영어

consumer organisations are also able to establish links of this kind with the national competitionauthorities where signs of restrictive practices emerge more at national than at community level.

터키어

bu tip bilgiler, komisyon’unrekabet ortamını çarpıtan uygulamalara karşı inceleme işlemlerini başlatmasını olanaklı kılar.sınırlayıcı uygulama belirtilerinin topluluk düzeyinden çok, ulusal düzeyde ortaya çıkmasınedeniyle, tüketici örgütleri aynı tip ilişkiyi ulusal rekabet kurumlarıyla kurabilirler.

마지막 업데이트: 2014-02-06
사용 빈도: 1
품질:

영어

in turkey, the ban on youtube is an upshot of the collision between the country's restrictive legal system and the information age.

터키어

türkiye'deki youtube yasağı, ülkenin kısıtlayıcı yasal sistemi ile bilgi Çağı arasındaki çatışmanın bir sonucu.

마지막 업데이트: 2016-01-20
사용 빈도: 1
품질:

영어

he also praised the un security council for its "swift and unanimous decision" saturday to impose a series of restrictive measures against libya.

터키어

milososki, bm güvenlik konseyi'nin cumartesi günü libya'ya karşı kısıtlayıcı tedbirleri "hızla ve oybirliğiyle" almasından ötürü de övgüde bulundu.

마지막 업데이트: 2016-01-20
사용 빈도: 1
품질:

경고: 보이지 않는 HTML 형식이 포함되어 있습니다

영어

"the coming year should be a key one in croatia's resolve to impose restrictive laws against those who acquire property through criminal activity.

터키어

bakan, "gelecek yıl, hırvatistan'ın suç faaliyetleri yoluyla mülk edinmiş olanlara karşı kısıtlayıcı yasalar uygulama yönündeki kararlılığı açısından önemli bir yıl olmalıdır.

마지막 업데이트: 2016-01-20
사용 빈도: 1
품질:

경고: 보이지 않는 HTML 형식이 포함되어 있습니다

영어

i think this is too restrictive because it’s also possible to stipulate preventive measures to be taken after the insured event occurs, especially to avoid claim aggravation or to minimize the losses.

터키어

bunun çok sınırlayıcı olduğunu düşünüyorum çünkü sigorta edilmiş olay ortaya çıktıktan sonra, özellikle hak artışını önlemek ya da kayıpları en aza indirmek için, önleyici tedbirleri şarta bağlamak da mümkündür.

마지막 업데이트: 2013-02-05
사용 빈도: 2
품질:

추천인: 익명

영어

"there is nothing in the constitution that suggests that the current system is the correct one, it seems to be based on a restrictive interpretation," he said.

터키어

daviddi "anayasada, var olan sistemin doğru sistem olduğuna ilişkin hiçbir madde bulunmuyor, sanırım yorumlar kısıtlayıcı bir çerçeveden yapılıyor " dedi.

마지막 업데이트: 2016-01-20
사용 빈도: 1
품질:

추천인: 익명
경고: 보이지 않는 HTML 형식이 포함되어 있습니다

영어

the document, brokered by the stability pact for south east europe, called for signatories to negotiate free trade agreements, refrain from imposing restrictive trade practices, review existing agreements to ensure they are in line with the goal of eu integration and simplify customs procedures.

터키어

güneydoğu avrupa İstikrar paktının aracılığında imzalanan bu belgede tarafların aralarında serbest ticaret anlaşmaları yapmaları, ticareti sınırlayıcı uygulamalardan kaçınmaları, mevcut anlaşmaları ab ile ortaklık amacına uygun olacak şekilde gözden geçirmeleri ve gümrük prosedürlerini sadeleştirmeleri talep ediliyordu.

마지막 업데이트: 2016-01-20
사용 빈도: 1
품질:

추천인: 익명

영어

"i hope therefore that the decision on orhan pamuk's case will pave the way for a positive outcome for them as well, so that freedom of expression for all turkish citizens is fully respected," said rehn. "it is clear for me that turkey needs to fill properly the loopholes of the current penal code, which leave too much room for abusive and restrictive interpretations, limiting freedom of expression."

터키어

"bu yüzden de orhan pamuk davası hakkındaki kararın onlar için de olumlu bir sonuca giden yolu açmasını, böylece bütün türk vatandaşlarının ifade özgürlüğüne saygı duyulmasını sağlamasını umut ediyorum," diyen rehn şöyle devam etti: "benim açımdan, türkiye'nin mevcut ceza kanununda, ifade özgürlüğünü sınırlayan, suiistimale ve kısıtlayıcı yorumlara açık boşlukların kapatılması gerektiği son derece açıktır."

마지막 업데이트: 2016-01-20
사용 빈도: 1
품질:

추천인: 익명
경고: 보이지 않는 HTML 형식이 포함되어 있습니다

인적 기여로
7,788,674,988 더 나은 번역을 얻을 수 있습니다

사용자가 도움을 필요로 합니다:



당사는 사용자 경험을 향상시키기 위해 쿠키를 사용합니다. 귀하께서 본 사이트를 계속 방문하시는 것은 당사의 쿠키 사용에 동의하시는 것으로 간주됩니다. 자세히 보기. 확인