검색어: slippery elm (영어 - 터키어)

elm
karaağaç

left elm
sol ulmusconstellation name (optional)

right elm
saĞ ulmusconstellation name (optional)

the street is slippery.
cadde kaygandır

the politician is as slippery as an eel!
politikacı bir yılan balığı gibi kaygan!

otherwise this may cause a slippery surface.
aksi halde kaygan zemin oluşturmaya sebep olabilir.

the hallway is slippery, so watch your step.
hol kaygan, bu yüzden adımlarına dikkat et.

slippery areas: medium resilient surfacing 5.
kaygan alanlar: orta düzeyde elastik yüzey 5.

the accident was attributed to foul weather and a slippery road.
kazaya bozuk hava ve kaygan yolun neden olduğu bildirildi.

solomon said: "this is a slippery floor of crystal."
(süleyman) "o, cilalı, şeffaf sırçadandır" dedi.

but this time what we did is we put a slippery patch that you see in yellow there.
fakat bu sefer, burda sarı renkli olarak gördüğünüz kaygan bir yama yerleştirdik.

let their way be dark and slippery: and let the angel of the lord persecute them.
rabbin meleği kovalasın onları!

the ground of the workplace should not be oily and slippery and slippery ground should be cleaned immediately.
İşyeri zemininin yağlı, kaygan olmamasına dikkat edilmeli, kaygan zemin derhal temizlenmelidir.

besides the actual design, the camera is pleasant to hold, although i do find the material slightly too slippery.
tasarımının yanı sıra, kameranın tutuşu da her ne kadar dış yüzeyi biraz kaygan gibi gelse de çok rahat.

then belike my lord will vouchsafe unto me something better than thy garden and send thereon a belt from the heaven that it become a plane slippery.
"belki rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir; senin bağına ise gökten yıldırımlar gönderir de bağ kupkuru bir toprak haline gelir."

in case the scaffolds become slippery due to rain, snow, ice, dust, etc., then precautions preventing sliding must be taken
İskelelerin yağmur, kar, buz veya benzeri nedenlerle kayganlaşması halinde, kaymayı önleyecek tedbirler alınacaktır.

in fact, you're not even allowed to stand where this gentleman is standing, at the foaming, slippery waters at the threshold.
gerçekte, orda durmaya izniniz bile yok, şu beyefendinin durduğu yerde, eşiğin köpüren ve kaygan sularında.

because of yesterday's heavy snow, the ground is very slippery. as soon as i stepped outside, i slipped and fell on my bottom.
dünkü şiddetli kar yağışından dolayı, yer çok kaygandı. dışarıya adım atar atmaz kaydım ve kıçımın üstüne düştüm.

we sort out the proteins -- from left to right is the weight of the fragments that we're getting, and from top to bottom is how slippery they are.
proteinleri sıralıyoruz -- soldan sağa doğru elde ettiğimiz parçacıkların ağırlıklarına göre sıralanmış durumdalar. yukarıdan aşağıya ise kayganlıkları sıralanmış durumda.

however, there are several small comments to be made about the actual housing, such as its slippery surface, as well as the small mode dial on the side of the camera, which turns out slightly uncomfortable to touch.
yalnız dış yüzeyinin kaygan olması ve arka yüzündeki çoklu kadranın küçüklüğü kullanımı güçleştirmekte.