Je was op zoek naar: devastating (Engels - Turks)

that's devastating.
o, yıkıcıdır.

natural disasters can be devastating.
doğal felaketler yıkıcı olabilir.

we unleashed against them the devastating wind.
hani biz onların üzerine köklerini kesecek bir rüzgar göndermiştik.

a devastating earthquake hit the state capital.
yıkıcı bir deprem eyalet başkenti vurdu.

and the most devastating injury is obstetric fistula.
ve en tahrip edici olan da obstetrik fistül.

if you left now, the consequences would be devastating.
eğer şimdi terk edersen sonuçlar yıkıcı olur.

it is this weapon of devastating accuracy and precision.
yıkıcı bir isabet yüzdesine ve hassasiyete sahip bir silah.

and in aad. we unleashed against them the devastating wind.
ad milletinin başından geçende de ibret vardır: onların üzerine, uğradığı her şeyi bırakmayıp toza çeviren kuru bir rüzgar gönderdik.

serbiaˈs privatisation results devastating, government study concludes
hükümet tarafından yapılan çalışmaya göre sırbistan'da yapılan özelleştirme sonuçları kötü görünüyor.

the attack was one of the most devastating in recent years.
saldırı, son yıllarda meydana gelen en yıkıcı saldırılardan biriydi.

"imposing the treaty is particularly devastating to developing countries ...
"anlaşmayı dayatmak özellikle gelişmekte olan ülkeler üzerinde yıkıcı olur ...

istanbul woke to two devastating bomb blasts on saturday (15 november).
İstanbul, 15 kasım cumartesi sabahı iki korkunç patlamayla uyandı.

this was not a devastating stroke, but it did affect his speaking and so forth.
geçirdiği o kadar yıkıcı bir kriz değildi ama konuşması bu felçten dolayı bozulmuştu.

both turkey and greece are prone to devastating forest fires. [reuters]
türkiye ve yunanistan, tahrip edici sonuçlar doğuran orman yangınlarına maruz kalmıştı. [reuters]

devastating floods prompted residents to evacuate. [bedrana kaletovic/setimes]
yıkıcı seller yöre sakinlerini evlerini boşaltmak zorunda bıraktı. [bedrana kaletoviç/setimes]

and the devastating events of the 20th century have forced people to question the cold, unfeeling god.
ve 20. yüzyılın yıkıcı olayları insanları bu soğuk ve hissiz tanrı'yı sorgulamaya itmiştir.

a moderate earthquake wednesday highlighted istanbul's unease about the potential for a devastating tremor.
Çarşamba günü meydana gelen orta şiddetteki deprem İstanbul'un yıkıcı bir sarsıntı potansiyeli hakkındaki rahatsızlığını gözler önüne serdi.

greek scientists are warning that ash from this summer's devastating fires may cause serious health problems.
yunan bilim insanları, bu yaz meydana gelen yıkıcı yangınlardan arda kalan külün ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği konusunda uyarıyorlar.

april's devastating floods caught romanian authorities unprepared and highlighted serious shortcomings in the emergency response capabilities.
nisan ayında yaşanan yıkıcı sel felaketleri romen makamlarını hazırlıksız yakalayarak acil durum tepki becerilerindeki ciddi eksiklikleri ortaya çıkardı.

"magnitude 6.5 is quite strong. the effects could be quite devastating," he added.
bakan ayrıca şunları söyledi: "6,5 oldukça büyük bir ölçek, sonuç çok daha kötü olabilirdi."