Je was op zoek naar: hard life for you no more (Engels - Turks)

no more reinfor
pimp my monster

i'll say no more.
ben artık söylemiyeceğim.

he lived a hard life.
o, zor bir hayat yaşadı.

the worldly life is no more than a deceitful possession.
bu dünya hayatı ise aldatma metaından başka bir şey değildir.

she's had a hard life.
zor bir hayatı vardı.

*** no more solutions available ***
*** başka bir çözüm mevcut değil ***

don't risk your life for me.
benim için hayatını riske atma.

he gave up his life for his country.
Ülkesi için canından vazgeçti.

there is life for you in retribution, o you who possess intellects!
ey aklı ve gönlü işleyenler, kısasta sizin için hayat vardır.

i've waited all my life for this day.
hayatım boyunca bu gün için bekledim.

indeed, over my [believing] servants there is for you no authority.
"benim kullarım; senin onlar üzerinde hiçbir zorlayıcı gücün (hakimiyetin) yoktur."

the climate has changed. i will show you: no more flooding, no more fires.
İlkim değişti. size göstereceğim: artık ne seller ne de yangınlar var.

and there is life for you in retribution, o men of understanding, so that you may avoid.
ey aklı erenler, özü sözü temiz kimseler, korunmanız, sakınmanız için kısasta size hayat var.

yet ye have forsaken me, and served other gods: wherefore i will deliver you no more.
sizse beni terk ettiniz, başka ilahlara kulluk ettiniz. bu yüzden sizi bir daha kurtarmayacağım.

in retaliation there is life for you, men possessed of minds; haply you will be godfearing.
ey aklı erenler, özü sözü temiz kimseler, korunmanız, sakınmanız için kısasta size hayat var.

there is life for you in retribution, o you who possess intellects! maybe you will be godwary!
ey aklı erenler, özü sözü temiz kimseler, korunmanız, sakınmanız için kısasta size hayat var.

and there is life for you in retaliation, o men of understanding, that ye may ward off (evil).
ey aklı erenler, özü sözü temiz kimseler, korunmanız, sakınmanız için kısasta size hayat var.

i never had met someone with such a hard life, from such a totally different culture and environment from my own.
Şimdiye kadar tamamen farklı bir kültür ve çevreden bu denli zor bir yaşama sahip birisi ile tanışmamıştım.