Je was op zoek naar: if you like regine its up to you (Engels - Turks)

up to you
durum bu

but if you complete ten, that is up to you.
dilersen onu on (yıl)a tamamlayabilirsin.

and if you stay on for ten, it is up to you.
dilersen onu on (yıl)a tamamlayabilirsin.

i look up to you.
sana saygı duyuyorum.

it's up to you.
bu size kalmış.

the time is up to you.
zaman size kalmış.

it's all up to you.
seçim size kalmış.

it's entirely up to you.
o tamamen sana kalmış.

would you like me to be next to you right now?
Şuan istermiydin yaninda olmamı

but it is up to you to command.
buyruk senin.

i told you to leave it up to me.
onu bana bırakmanı söyledim.

the amount of time you spend practicing the trumpet is up to you.
trompet çalmak için harcadığın zamanın süresi sana kalmıştır.

it is up to you to apply for the job.
bu iş için başvuruda bulunmak size kalmış.

it is up to you whether to buy it or not.
alıp almamak size kalmış.

it's up to you to decide the matter.
bu konuda karar vermek size kalmış.

it's up to you whether you study or not.
Çalışıp çalışmamak size kalmış.

that's up to you, when you walk through a hall.
bir konser salonundan içeriye girerken, bu size kalmıştır.

and do you really want to leave it up to chance?
bunu gerçekten şansa bırakmak istiyor musunuz?

it's up to you to decide whether or not to go.
gitmek isteyip istemediğinize karar vermek size kalmış.

a lot of people look up to you. don't let them down.
birçok insan sizi örnek alıyor. onları hayal kırıklığına uğratmayın.