Je was op zoek naar: instilled (Engels - Turks)

i think that with the upbringing i gave them, i instilled in them the love of people.
onları yetiştirirken, kalplerine insan sevgisi aşıladım.

this experience helped her to appreciate nature and instilled in her a sense of adventure and exploration.
bu deneyim kendisine doğaya değer vermeyi öğretmiş ve macera ile keşif duygularını aşılamıştır.

so devote yourself to the religion of monotheism—the natural instinct god has instilled in mankind.
(resulüm!) sen yüzünü hanif olarak dine, allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir.

it's almost like being exposed to all this media over the years had instilled a kind of dormant design literacy in me.
ortaya çıkıvermek gibi birşey senelerce bu medyada çok durgun bir tasarım kültürü aşıladı bana.

my father had been instilled with such respect for the law that although he was being persecuted, he'd never thought of false papers.
zulüm görmüş olmasına rağmen babama kanunlara saygılı olması gerektiği aşılanmıştı, babam sahte evrakları hiç düşünmemişti.

but the key is that he instilled in me a passion to really get up every day in the morning and want to do better, to really get up and think that my role in life is not just to be the ceo of a fortune 500 company.
fakat anahtar tutkuyu bana aşılamış olmasıdır. gerçektende her sabah uyandığımda daha iyisini yapmaya çalışıyorum yaşamdaki rolümü her sabah uyandığımda düşünüyorum sadece fortune 500 şirketin ceo olmak değil

then we sent in their wake our messengers, and followed up with jesus son of mary, and we gave him the gospel, and instilled in the hearts of those who followed him compassion and mercy.
sonra bunların ardından peş peşe peygamberlerimizi gönderdik. Özellikle meryem'in oğlu Îsâ’yı arkalarından gönderdik, kendisine İncîl’i verdik ve ona uyanların kalplerine şefkat, ve merhamet yerleştirdik.

but one of the things that exposed me early to learning, and a tremendous curiosity that was instilled in me as a child, was through a technology which is on the screen -- is a victrola.
ama benim erken yaşlarda maruz kaldığım şeylerden biri Öğrenme ve büyük bir merak bana çocukken aşılandı. ekranda gördüğünüz gibi bu teknoloji bir gramafon ile oldu

and he brought down from their forts, the people given the book(s) who had supported them, and instilled awe into their hearts – you slay a group among them and another group you make captive.
allah, ehl-i kitaptan, onlara (müşrik ordularına) yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku düşürdü; bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir alıyordunuz.