Je was op zoek naar: it's as if she didn't know me (Engels - Turks)

as if i didn't know that!
sanki ben bilmiyordum!

tom acted as if he didn't know mary.
tom sanki mary'yi tanımıyormuş gibi davrandı.

she didn't know what to do.
o ne yapacağını bilmiyordu.

she acted as if she didn't care what happened.
o, ne olduğunu umursamıyormuş gibi davrandı.

she didn't know what to say to him.
ona ne söyleyeceğini bilmiyordu.

and she didn't know what was going on.
ve ne olup bittiğini bilmiyordu.

if you didn't know me that way then you simply didn't know me.
eğer beni bu şekilde tanımıyor idiysen, kısaca beni tanımamışsın demektir.

in our media environment, it's as if they don't even exist.
basın dünyamızda sanki onlar hiç var olmamışlar gibi.

if i had known that she didn't know, i wouldn't have said anything.
bilmediğini bilseydim, bir şey söylemezdim.

it's as if it was reflected in the line through y.
sanki y doğrultusuna göre yansıtılmış gibi.

it seemed as if she was going to faint.
sanki bayılacakmış gibi görünüyordu.

they ask you about it as if you were in the know.
sanki ondan haberdar imişsin gibi sana soruyorlar.

and what we know is that it's as if the bees have caught a flu.
bildiğimiz şey sanki arılar gribe yakalanıyor.

it's as if, as they were growing, they just forgot the tail part.
sanki büyürken kuyruk kısmını unutmuşlar gibi bir vücutları var.

it's as if the people in this room were plonked on a desert island.
mesela bu odadaki insanlar bir adada mahsur kalsa

betty talks as if she knew everything.
betty sanki her şeyi biliyormuş gibi konuşuyor.

behold, they see it as if far off;
doğrusu inkarcılar azabı uzak görüyorlar.

jody looks as if she had seen a ghost.
jody sanki bir hayalet görmüş gibi görünüyor.

it's as if i'm connecting with some legacy or with some energy far greater than myself.
bu, kendimden çok daha büyük bir çeşit miras ya da enerjiyle bağ kurmak gibi.

it's as if the whole population had to shift from being basses to singing as a tenor.
sanki bütün populasyon bastan tenore doğru kaymak zorunda kaldı.