Je was op zoek naar: ridiculed (Engels - Turks)

but you ridiculed them.
allah: "sinin orada! benimle konuşmayın.

no messenger came to them, but they ridiculed him.
fakat, kendilerine giden her peygamberle alay ettiler.

indeed i was among those who ridiculed.’
alay edip duranlardan biriydim doğrusu!..."

but no messenger came to them, but they ridiculed him.
hiçbir peygamber göndermedik ki alay etmesinler onunla.

but when he came to them with our signs, they ridiculed them,
fakat onlara ayetlerimizle geldiği zaman, bir de ne görsün, onlar bunlara (alay edip) gülüyorlar.

and no messenger would come to them except that they ridiculed him.
hiçbir peygamber göndermedik ki alay etmesinler onunla.

but when he came to them with our signs, behold they ridiculed them.
fakat onlara ayetlerimizle geldiği zaman, bir de ne görsün, onlar bunlara (alay edip) gülüyorlar.

the child who represented it was mocked, ridiculed and bullied endlessly.
o zaman, onu temsil eden çocukla dalga geçilir, alay edlilirdi.

messengers before you were also ridiculed, but those who jeered were surrounded by what they had ridiculed.
and olsun ki, senden önce birçok peygamber alaya alınmıştı da, alaya alanları, eğlendikleri şey mahvetmişti.

many apostles have been scoffed before you; but they who scoffed were themselves caught by what they had ridiculed.
and olsun ki, senden önce birçok peygamber alaya alınmıştı da, alaya alanları, eğlendikleri şey mahvetmişti.

they mocked the messengers who were sent before you; thus, the torment which they had ridiculed encompassed them all.
senden önceki elçilerle de alay edildi. ancak onlarla alay edenleri, eğlenceye aldıkları şey kuşatıverdi.