Je was op zoek naar: smuggled (Engels - Turks)

smuggled
kaçakçılık

once smuggled, the commodities were stored in the trebinje area.
mallar, kaçak yoldan ülkeye sokulduktan sonra trebinje bölgesinde depolanıyordu.

tom smuggled a bottle of whiskey into mary's hospital room.
tom mary'nin hastane odasına bir şişe viski kaçırdı

about 500,000 euros worth of smuggled cigarettes were confiscated.
operasyonda, yaklaşık 500.000 avro değerinde kaçak sigaraya el kondu.

authorities believe the heroin was being smuggled to serbia-montenegro.
yetkililer eroinin sırbistan- karadağ'a kaçırılmakta olduğuna inanıyor.

on these routes, cocaine is smuggled through commercial flights or by sea.
bu rotalar üzerinde, kokain ticari uçaklar veya deniz yoluyla gizlice sokulmaktadır.

smuggled gas sells for 30 to 40 euro cents a litre less. [file]
kaçak benzinin litresi 30 ila 40 avro sent daha ucuza satılıyor. [arşiv]

authorities say the group smuggled heroin and cocaine into italy from several other countries.
yetkililer, grubun çok sayıda ülkeden İtalya'ya eroin ve kokain kaçakçılığıyla uğraştığını söylüyorlar.

in the 1970s, his cassettes were smuggled across borders and passed surreptitiously from hand to hand.
1970'lerde, sınırlardan kaçak olarak kaset sokulup elden ele gizlice dağıtılıyordu.

as the conflict progressed, the parties also smuggled in various types of mines from various manufacturers.
İhtilaf ilerledikçe, taraflar kaçak yollardan çeşitli üreticilerden çeşitli türde mayınlar edindiler.

the equipment will help the service to detect smuggled items by measuring density and taking x-rays.
cihazlar, yoğunluk ölçümü ve röntgen çekimleriyle kaçak eşyaların tespitinde kullanılacaklar.

according to state television net, it had apparently been used as a transfer point for weapons smuggled from albania.
devlet televizyonu net'e göre, dairenin arnavutluk'tan kaçırılan silahlar için geçiş noktası olarak kullanıldığı sanılıyor.

the state police reported that they seized 121 smuggled vehicles in january, during one high-scale operation.
devlet polisi, ocak ayında düzenlenen geniş çaplı bir operasyonda 121 kaçak araca el konduğunu bildirdi.

according to media reports, police received a tipoff and were stopping vehicles in the region to prevent arms from being smuggled into macedonia.
basında çıkan haberlere göre, bir ihbar üzerine harekete geçen polis makedonya'ya kaçak yoldan silah sokulmasını önlemek amacıyla bölgedeki araçları durdurmaya başlamıştı.

he'd already smuggled vitamin c into the camp, and now he managed to get hold of supplies of marmite on the black market.
zaten kampa gizlice c vitamini sokmuştu, ve şimdi de karaborsadan "marmite" erzaklarını almayı başarmıştı.

at the end of march, according to the daily blic, 100kg of cocaine that was confiscated in western europe were allegedly smuggled to europe for saric.
blic gazetesinin haberine göre, mart ayı sonunda batı avrupa'da ele geçirilen 100kg kokainin avrupa'ya sariç için kaçırıldığı iddia ediliyor.

it was someone's birthday, and they had very kindly smuggled some heroin into jail, and he was very generously sharing it out with all of his colleagues.
birinin doğum günüymüş, ve çok nazikçe düşünüp hapishaneye gizlice eroin sokmuşlar, ve o, son derece cömertçe bütün arkadaşlarıyla paylaşıyormuş.

and he had smuggled in two comics, two comic books -- "spiderman" and "x-men."
bu çocuk iki tane çizgi roman çaldığı için tutuklanmış, İki çizgi roman: Örümcek adam ve x-men.

on monday, another raid in southeastern turkey netted 59kg of heroin. in other news, local media reported tuesday that police have uncovered a plot to sell enriched uranium smuggled from russia.
Öte yandan yerel basında salı günü çıkan haberlerde, polisin rusya'dan kaçak gelmiş zenginleştirilmiş uranyum satma amaçlı bir planı su yüzüne çıkardığı bildirildi.

most cannabis resin consumed in the eu originates in morocco; it is smuggled mainly via the iberian peninsula, although the netherlands seems to represent a secondary distribution centre for further transport to eu countries.
ab’de tüketilen kenevir reçinesinin büyük kısmı fas kaynaklıdır; en çok İber yarımadası yoluyla kaçakçılığı yapılmaktadır ama daha sonra ab ülkelerine taşınmasında hollanda ikincil bir dağıtım merkezi görevi görmektedir.