Je was op zoek naar: thats great (Engels - Turks)

that's great.
o harika.

that's great!
bu harika!

that's great news.
bu harika bir haber.

isn't that great?
harika değil mi?

ca: that's great.
ca:bu harika.

that's great news. why?
süper bir haber bu. neden?

it wasn't all that great.
o kadar da muazzam değildi.

right there. that's great.
tam orada. harika.

i said, "well, that's great."
ben de bu muhteşem dedim.

and he said, "oh, that's great.
patronları dedi ki, " ah, bu güzel haber.

so that's great. so that was too easy.
pekala. mükemmel. bu çok kolaydı.

now that's great. what about the eyes?
tamam bu harika. peki gözler nasıl?

and that great buy costs us a little bit more.
ve bu muhteşem kazanç bize biraz daha pahalıya maloluyor.

and all of that's great, and it's fine.
ve bunların hepsi çok iyi ve hoş.

now, that's great, except we had him at age 44.
Şimdi, bu müthiş, onun 44 yaşında olması dışında.

and she realized that with that great fortune comes great responsibility.
ve bu ayrıcalıklı kader büyük bir sorumluluğu da getiriyor.

so that's great, but again, cheap shot, right?
bu harika, ama hatırlayın, ucuza kapatmalıyız değil mi?

a dreadful woe awaits on that great day for those that reject the truth.
artık büyük bir günü görmekten dolayı, vay inkar edenlere.

all that great thinking needs to really get about solving pretty key problems.
bu düşünme gücünü artık büyük problemleri çözmede kullanmalıyız.

as humans, we are social, we are empathic, and that's great.
biz insanlar sosyaliz ve empati gösteririz, ve bu harikadır.