Je was op zoek naar: fatamorgana (Indonesisch - Turks)

Itu fatamorgana.
Bu bir serap.

Bagaikan fatamorgana.
Yazın ortasında kuraklık gibi.

Itu cuma fatamorgana.
Serap görüyorsun.

ls itu fatamorgana?
Bu bir sanrı mı?

Ini bukanlah fatamorgana.
Bu bir serap değil.

Budderball melihat fatamorgana.
Budderball serap görüyor.

Ada yang tersembunyi dibalik fatamorgana.
Serabın arkasına gizlenmiş bir şey.

Jika ini bukan fatamorgana, maka itu--
Eğer bu serap değilse, bu da--

Matahari di belakangku adalah fatamorgana.
Arkamdaki Güneş bir serap.

Cubit aku, aku ingin memastikan ini bukan fatamorgana.
Çimdikle beni, serap olmadığından emin olmak istiyorum.

Pada awalnya, tampak spt fatamorgana. Semacam kilau aneh di cakrawala.
Önce serap gibi gelmişti... ufukta beliren garip bir silüet gibi.

"Apakah seseorang mengatakan padaku, apa kebenaran, apa fatamorgana yang ...?"
Bana kim söyleyecek, hangisi serap hangisi gerçek..?

Tolong beritahu padaku kalau itu bukan fatamorgana [khayalan] Apa?
- Bunun bir serap olmadığını söyle bana.

Seperti fatamorgana dari sebuah oasis gempa buni menghancurkan sirkus bersama dengan pemimpin sirkus dan Weiwei.
Vahada görülen serabın buharlaşıp uçması gibi deprem Weiwei, büyükbabası ve sirk ahalisini yıktı.

- Saya tidak melihat apa-apa, Paman Gober. - Bahkan tidak fatamorgana.
Ben hiçbir şey göremiyorum, Varyemez Amca hatta serap bile.

Mereka tak menderita kehausan gairah atau terhuyung-hunyung buta menuju fatamorgana cinta yang sesat.
Onlar tutkunun susuzluğunu çekmez ya da kayıp aşklarının serabının ardından körlemesine gitmez.

Tak lebih nyata fatamorgana yang melayang-layang di kejauhan di atas jalanan gurun saat hari panas.
Sıcak bir günde bir çöl yolunun üzerinde dalgalanan bir görüntüden daha gerçek değil.

Dengan berlari dengan cepat, kau bisa membuat beberapa gambaran dari dirimu, kau harus membuat fatamorgana kecepatan.
Çok hızlı koşarak, birden çok sonra gelen görüntünü yani hız serabı yaratacaksın. Ne...

Pada akhirnya, Gatsby jatuh cinta pada fatamorgana dari Daisy. Dia menghancurkan hidupnya hanya demi orang yang dia cintai.
Sonunda Gatsby, Daisy'yi sevmeye başladı ve onunla kalmak istediği için kendi hayatını mahvetti.

Kamu melihatnya sebagai gunung padahal ia telah menjadi kumpulan debu, persis seperti fatamorgana yang kamu sangka air padahal bukan.
[27,88; 101,5; 20,105-107; 18,47]