Je was op zoek naar: hardhout (Nederlands - Turks)

hardhout.
alçı saten.

hardhout!
parke!

dit is hardhout.
mulder, bu sert ahşap.

ik gok op hardhout.
sanırım bir çeşit meşe.

ik hou wel van hardhout.
ahsap dosemeye bayilirim.

echt hardhout, weet je. goud.
güzel dişbudaktan.

de vloeren zijn van hardhout.
tüm zemin parke...

wil je het hardhout bedekken?
parkeyi mi kapatacaksın?

er is teveel hardhout, hè?
Çok fazla parke var, değil mi?

cornus florida is een hardhout.
hayır, cornus florida yani kızılcık, sert ağaçlardandır.

hardhout uit brazilië is het beste.
brezilya'dan gelen ahşap parkeler en iyisi.

je viel met je hoofd op het hardhout.
kafanın tahtaya vurmasına sebep oldum.

braziliaans hardhout, doorzonkamer, moderne keuken.
brezilya parkeleri. geniş kat planı, yenilenmiş bir mutfak.

bitternoot is geweldig hout, maar het is hardhout.
ceviz ağacı çok güzel bir ağaçtır ama çok serttir.

hardhout is beter weet je, noten, eiken.
kereste ağaçları daha iyi. ceviz ya da meşe gibi ağaçlar.

het is hardhout voor handgrepen, wandelstokken en biljartkeus.
sert kereste olduğu için değerliydi. Şu an alet saplarında, bastonlarda bilardo istekalarında kullanılıyor.

je krijgt drie keuzes... vloerkleed, hardhout, of zeil.
Üç seçeneğiniz var... halı, seramik, parke.

voortaan zal men aan trojanen denken als ze hardhout zien.
artık tarih boyunca tahta denince, insanların aklına truvalılar gelecek.

weet u wat lichtgewicht hygroscopisch hardhout kan doen voor de wereld?
hafif higroskopik sert kerestenin, dünyaya ne kadar faydası olabilir biliyor musunuz?

maar op een vloer van hardhout kunnen ze je er niet uitknallen.
evet ama ahşap zemindeyken diğer oyuncular sana vurmuyor.