Je was op zoek naar: önemsemiyor (Turks - Engels)

tom beni önemsemiyor.
tom is ignoring me.

ama tanrı haksızlığı önemsemiyor.
men groan from out of the city, and the soul of the wounded crieth out: yet god layeth not folly to them.

sırp hükümeti imf'den gelen uyarıyı önemsemiyor
serbian government downplays red light from imf

beyniniz bunu önemsemiyor. beynin orayı tamamlama ihtiyacı yok.
your brain just lets it go. the brain doesn't need to fill that in.

bazı alıcılar büyük olasılıkla aldatılıyor, bazıları para harcamadan hava atmak istiyor, pek çoğu da ne aldıklarını önemsemiyor.
some buyers are probably deceived, some want to show off without spending money, and many simply don't care what they are getting.

hollanda dışişleri bakanı maxime verhagen, ülkesinin ticaret anlaşması konusunda geri adım atmaya hazır olduğu yönündeki söylentileri önemsemiyor.
dutch foreign minister maxime verhagen has been downplaying rumours that his country is ready to budge on the trade deal.

Çünkü, örneğin, genler bizim mutlu olmamızı önemsemiyor, onlar bizim aynını tekrarlamamızı, genlerimizi devam ettirmemizi önemsiyor.
because, for example, the genes don't care whether we're happy, they care that we replicate, that we pass our genes on.

ahireti ise önemsemiyorsunuz.
and neglect the hereafter.