Je was op zoek naar: adamım benim (Turks - Engels)

biletleri olan adam benim.
i'm the guy who has the tickets.

adam benim cüzdanımı soydu.
the man robbed me of my purse.

bu adam benim babam oluyor
this man is my father

o adam benim canımı sıkıyor.
that guy annoys me.

o, tam benim istediğim adamdır.
he is the very man i want.

bana el sallayan adam benim amcamdır.
the man who is waving to me is my uncle.

benim kara adam sevgilim turkish kadine
my dark-eyed darling

genç adama benim için bagajımı taşıttım.
i got the young man to carry the baggage for me.

ve sağda, kahverengi paltolu adam benim.
and that's me right there in a brown coat.

orada gazete okuyan adam benim amcam.
the man reading a paper over there is my uncle.

"baba, anne bu adam benim karım olacak."
"father, mother, this man shall be my wife."

aralarında benim sağkolum olan adam da vardı, necmettin.
among them there was my right-hand man, najmuddin.

elinde kamera telefona bakarak giden bu adam benim.
this is me with a camcorder on a phone going like this.

bu adamın zihni, aynen benim zihnim gibi çalışıyordu.
this guy thought in the same way i did.

2 adam benim iyi huylu dublörlük olarak değerlendirdiğim şeyi yapıyorlar.
two stunt guys doing what i consider to be a rather benign stunt.

Çocuk: adamım, bende ondan bi tane olsa, hemen yapardım.
boy: man, if i had one, too fuckin' right.

ve bende ona "senin müziğinden geldii adamım" diye cevap verdim.
and i said, "it came from your music, man.

benim keşfeden adamdır denebilir, ve benim dijital medyayla devam etmemi saylayan kişidir.
he's the guy that kind of discovered me, and kind of got me going in digital media.

elizabeth: bu adam benim vesayetim altındaki bir kadını bastan çıkardı ve kraliyet izni olmadan onunla evlendi.
elizabeth: this man has seduced a ward of the queen, and she has married without royal consent.

'benim' der adam, dilbilgisel açıdan daha doğrusu "o benim!" şeklinde ifade edilebilir.
"it's me," or, more grammatically correctly, "it is i," as we might say in english.