Je was op zoek naar: anlayamadığımız (Turks - Engels)

anlayamadığımız şey bu gerginlik altında dağların nasıl bulunduğuydu.
we couldn't understand why you had a mountain under tension.

basınç altındaki dağları anlamıştık, falat anlayamadığımız şey sıkıştırma altında dağların nasıl bulunduğu mevzusuydu.
we understood mountains under compression, but we could not understand why we had a mountain under tension.

ve onlar bizim hep, anlayamadığımız büyük miktarlarda verilerle karşılaştığımızdaki gibi yapıyorlar -- onlara bir isim ve hikaye veriyorlar.
and they do what we've always done when confronted with huge amounts of data that we don't understand -- which is that they give them a name and a story.

ancak aynı zamanda tam olarak anlayamadığımız bir mekanizma nedeniyle, yalnız ve depresif insanlar çok daha fazla -- 3, 5 hatta bazı çalışmalara göre 10 kez -- erken hastalanmakta ve ölmekte.
but also, through mechanisms that we don’t fully understand, people who are lonely and depressed are many times -- three to five to ten times, in some studies -- more likely to get sick and die prematurely.

sevgili analist, bazı konular için sizin yardımınıza ihtiyacım var. maalesef bize gönderilen bazı mailleri tam olarak anlayamadığım için cevaplandıramadım.
dear analyst, i need your help on some issues. unfortunately, i could not reply to some mails sent to us because i could not fully understand them.