Je was op zoek naar: beni al (Turks - Engels)

beni sessize al
mute me

beni ciddiye al.
take me seriously.

beni aldın.
you got me.

lütfen beni 5'te havaalanından al.
please pick me up at the airport at five.

lütfen beni otelin önünden arabayla al.
please pick me up by car in front of the hotel.

onlar beni işe aldılar.
they hired me.

ama beni göz altına aldılar.
but they detained me.

beni kanatlarının altına aldı, cesaretlendirdi
and, you know, so he took me under his wing, and he encouraged me.

benim dışında herkesi sessize al
mute all except me

annem-babam beni okuldan aldı.
my parents picked me up from school.

onu benim için satın al, lütfen.
buy it for me, please.

tek sana geldim, siparişleri de aldım beni başka yere gönderme
you're the only person whom i come to buy. besides, i have received the orders. do not send me elsewhere.

benden içecek istemekten vazgeç! git onu kendin al.
stop asking me for a drink! go get it yourself.

gelin, yüzüğün deliğinden bakarak "bu yüzüğün içinden sana bakıyorum, beni kalbine al." diyor.
"through this ring i behold you, let me enter your heart," she says, looking through the ring.

al gore: kaçınızın benim özenle hazırlanmamı istediğinizi görmek istedim.
al gore: i want to focus on what many of you have said you would like me to elaborate on.

nadia al-sakkaf: yemen'i benim gözlerimle görün
nadia al-sakkaf: see yemen through my eyes

ya rab, lütfen şimdi canımı al. Çünkü benim için ölmek yaşamaktan iyidir.››
therefore now, o lord, take, i beseech thee, my life from me; for it is better for me to die than to live.

silahlarını -ok kılıfını, yayını- al, kırlara çıkıp benim için bir hayvan avla.
now therefore take, i pray thee, thy weapons, thy quiver and thy bow, and go out to the field, and take me some venison;

"mele-i ala (yüce topluluk) tartışıp dururken, benim hiçbir bilgim yoktur."
"i had no knowledge of the chiefs (angels) on high when they were disputing and discussing (about the creation of adam).