Je was op zoek naar: eh (Turks - Engels)

– eh, che aria!
– eh, che aria!

eh 25ligi alır
well it takes 25

eh, bernoulli der ki:
well, bernoulli tells us it is.

eh, size bazı haberlerim var.
well, i have news for you.

eh, tahmin edin, yapamıyoruz.
well, guess what, we're not.

eh, artık gitmek zorundayım.
well, i have to go now.

eh iştethe quality of music
barely tolerable

" dir (eh, sadece bekle!).
" ("well, you just wait!").

" (eh, hare, sadece bekle!).
" ("well, hare, you just wait!").

eh, en azından ben masayı hazırlayayım.
well, at least let me set the table.

eh tam olarak böyle demedi gerçi ama.
well, she didn't say that exactly.

Şimdi, "eh, gayet açık" diyebilirsiniz.
now, you may say, well, that's obvious enough.

eh, işçibaşı durumun farkına varmıştı, sanırım.
well, the foreman could see he was in over his head, i guess.

eh tabi, dünya çapında 38 milyon adet satıldı.
yeah, there's 38 million of them sold worldwide.

eh grubu ülkelerinin genel performansı pek conclusive değil.
the overall performance of the it group of countries is not very conclusive.

ev sahiplerimizin tepkisi ise ... eh, hiçbir tepki gelmedi.
and the reaction from our hosts was ... well, there wasn't any.

eh, la tuta'nın yakalanışı şaşırtmıyor, seçim yılındayız.
well, la tuta's arrest doesn't surprise; it's election year.

eh'yi benimsemeyi düşünen geçiş ekonomileri için ders teşkil ediyor.
it provides a lesson for other transition economies which are thinking about adopting it.

eh, şarkının bir bölümünü dansçılar için tekrar tekrar ancak bir yere kadar çalabilirsiniz.
well, there's only so many times you can play the same section of a song over and over again for the dancers.

böylece ''eh belki evrensel bir süreç olarak yaşama dayalı bir siyatür oluşturmalıyız.
so i said, "well, perhaps we should construct a biosignature based on life as a universal process.