Je was op zoek naar: gel bana tap (Turks - Engels)

gel bana yardım et.
come help me.

ne zaman gelirsen gel, bana bildir.
let me know whenever you come.

hepsi bir arada geldi bana.
i though all are together.

bana tapın doğru yol budur diye?"
"and that ye should worship me, (for that) this was the straight way?

buraya gelin. bana bir kucak verin.
come here. give me a hug.

onlar gibi geldi. çok fuzuli geldi bana.
it looks like these booklets. it seemed to me very superfluous.

Çok gülünç geldiler bana, ama onlar için mutluydum.
they became so hilarious, but i was happy for them.

gelin bana uyun ve emrime itaat edin" demişti.
follow me and obey my order'

bir de logo anlamsız geldi bana, ben logoya bir anlam veremedim.
the logo doesn't make any sense to me. i couldn't understand it.

…sanki bir masal şehri gibi geldi bana, görselleri vssi.
... it's like a city of fairy tale. its visuals etc.

Çünkü öyle geldi bana, hep 35-50 arası kadınların ilgi duyacağı şeyler.
these are the things that the women between 35-50 ages can be interested in, i think.

doğrusu sana gelmeyen bir ilim bana geldi. bana uy, seni doğru yola eriştireyim."
"o my father! to me hath come knowledge which hath not reached thee: so follow me: i will guide thee to a way that is even and straight.

babacığım, bana sana, gelmeyen bir bilgi geldi; bana uy, seni düzgün bir yola ileteyim.
"o my father! to me hath come knowledge which hath not reached thee: so follow me: i will guide thee to a way that is even and straight.

ben bronx'tan geldim. bana kaybeden bir kimse, kavgada hemen pes eden birisi olmamamı ögrettiler.
i came from the bronx. i was taught not to be a loser, not to be somebody who just gives up in a fight.

demirler akkor haline gelince; "bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim" dedi.
"bring me molten brass," he said, "that i may pour over it."

İman eden zat şöyle devam etti: “ey benim halkım, gelin bana uyun ki size doğru yolu göstereyim.”
and he who believed said, "o my people, follow me, i will guide you to the way of right conduct.