Van professionele vertalers, bedrijven, webpagina's en gratis beschikbare vertaalbronnen.
bu yeryüzünde son yaptığı bir şey heidi adındaki küçük bir kızın, beş yaşında, omurga kanserinden ölmeden önce.
this is the last act on this earth of a little girl called heidi, five years old, before she died of cancer to the spine.
2002 yılında, çok da eskiden değil colombia universitesindeki bir profesör heidi rozen vakasını alıyor ve ismini howard roizen olarak değiştiriyor.
in 2002 -- not so long ago -- a professor who was then at columbia university took that case and made it howard roizen.
atomic kitten için heidi range, liz mcclarnon ve kerry katona seçilmişti ama grup tamamlanmadan range grubu terk etmişti ve onun yerine natasha hamilton grubun üçüncü resmi üyesi olmuştu ve atomic kitten 1999 yılında tamamlanmıştı.
the original lineup featured liz mcclarnon, kerry katona, and heidi range, but range quit because of artistic difference and moved on to the sugababes; meanwhile, she was replaced in atomic kitten by natasha hamilton.
grup şu anda amelle berrabah, heidi range ve jade ewen'dan oluşsa da, 1998 yılında keisha buchanan, mutya buena ve siobhán donaghy tarafından kurulmuştu.
the sugababes were formed in 1998 and consisted of heidi range, amelle berrabah jade ewen, siobhán donaghy, mutya buena and keisha buchanan.
bu lanier gölü. arkadaşım heidi cullins, kasırgalara isim verdiğimiz gibi kuraklıklara da isim verseydik, güneydoğudakini katrina olarak adlandıracağımızı ve atlanta'ya doğru yöneldiğini söylememiz gerekir demişti.
this is lake lanier. my friend heidi cullen said that if we gave droughts names the way we give hurricanes names, we'd call the one in the southeast now katrina, and we would say it's headed toward atlanta.
siyah bir adam aspen'i ziyaret ettiğinde ne olur? stew bunu şeytani mizahla ve işini karakterize eden zeki sözlerle bilmenizi sağlıyor. stew arkadaşları heidi rodewald ve jon spurney sahneye çıkıyor.
what happens when a black man visits aspen? singer/songwriter stew and his band are about to let you know.
daha sonra öğrencilerine anket yapıyor. İyi haber şu ki, öğrenciler, kız ve erkek öğrenciler, hem heidi hem howard'ın eşit derecede başarılı olduğunu düşünüyor, ki bu çok iyi.
he then surveyed the students, and the good news was the students, both men and women, thought heidi and howard were equally competent, and that's good.