Je was op zoek naar: her saat (Turks - Engels)

her saat
every hour

bunu her saat yapıyorum.
i do that hourly.

parametreler her saat kontrol edilir.
parameters are checked hourly.

uçak, her saat beş yüz kilometre hızla uçar.
the airplane flies at a speed of five hundred kilometers per hour.

biz de neden her saat kendimizi tehlikeye atıyoruz?
and why stand we in jeopardy every hour?

ek olarak ayaklanmanın yer almasına kadar her saat açık idi.
in addition, the cafeteria was open all hours until the riots occurred.

ajanda ızgarasındaki her saat için yüksekliği (piksel) olarak belirt
set the height (in pixels) for an hour in the agenda grid

makineler, her ihtimale karşı, yaklaşık her saat başı fotoğraf alıyordu.
in any case, the cameras shoot roughly every hour.

bu kontroller her saat başı yapılmış ve ambalajlama formunda kayıt altına alınmıştır.
these controls are performed hourly and recorded in the packaging form.

dünyamız günün her saatinde aydınlık.
our world is lit up 24 hours a day.

dolum işlemi boyunca, her saat başı her bir dolum iğnesinden numune alınarak hacim kontrolü yapılır.
during the filling process, a sample is taken hourly from each filling needle and the volume control is performed.

etiketleme işlemi sırasında proses İçi kontrol kısmı tarafından her saat başı numune alınarak flakonlara aşağıdaki kontroller yapılmıştır.
during the labelling process, a sample is taken hourly from the in-process control section and the following controls are performed on the flacons.

bu bir makineye veya parkmetreye para ödemekten çok daha basit, zira masanızda otururken her saat başı ödeme yapabiliyorsunuz" diye de ekliyor.
this is just so simple and better than having to pay a machine or a metre because you can pay the bill each hour from your phone sitting at your desk," she adds.

İstatistikler yaklaşık olarak her üç avrupalı gençten birinin yasadışı bir uyuşturucu denemiş olduğunu ve ortalama olarak her saat başı bir yurttaşımızın aşırı dozda uyuşturucudan öldüğünü göstermektedir.
statistics show that one european citizen dies every hour from a drug overdose and close to 8 000 europeans lose their lives to drugs every year.

yani neredeyse her saat gece 1 ise oda buzhaneye dönmüş demetir pencereyi kapatmaya gidince dışarıdan bağrışmalar duydum ve "barlar boşalmış olmalı" diye düşündüm
so, sure enough, it's one o'clock, room's freezing, i go to close the window, and i hear people shouting outside, and i thought, "oh, the bars must have just gotten out."

burada günün hemen her saatinde birçok insanı, özellikle de gençleri - arkadaşlarını beklerken - görebilirsiniz.
at almost any time of the day, you will find people, especially the young, waiting for their friends.

ve işte çılgın bir günümde, bana verilen görevi tamamladıktan sonra, zaman atlamalı fotoğraf tekniğiyle çekim yapmaya karar verdim. birkaç fotoğraf makinesini bir buzula yerleştirip her 15 dakikada veya her saat başı fotoğraf almasını sağlayacak ve arazinin, zaman içinde geçirdiği değişimi gözleyebilecektim.
and one crazy day, i got the idea that i should -- after that assignment was finished -- i got the idea that i should shoot in time-lapse photography, that i should station a camera or two at a glacier and let it shoot every 15 minutes, or every hour or whatever and watch the progression of the landscape over time.

domain controller / active directory ve ek etki alanı denetleyicisi (additional domain controller) olmak üzere her saat; kullanıcı bilgileri, kullanıcı verileri ve sistemsel değişiklikleri birbirlerinin yedekler olacak şekilde replikasyonu yapmaktadırlar.
user information is replicated in every hour in a way that systemic changes are backed up for one another; domain controller / active directory and additional domain controller.