Je was op zoek naar: hiç mi evlenmedin (Turks - Engels)

hiç mi düşünmüyorsunuz?
do you not understand?

avrupa'ya hiç mi
have you ever been to a different country?

hiç mi temiz olamayacaksınız?
thy calf, o samaria, hath cast thee off; mine anger is kindled against them: how long will it be ere they attain to innocency?

hiç mi öğüt alıp-düşünmüyorsunuz?
do you not understand?

sanıyor mu insan, kemiklerini hiç mi toplayamayız?
deemest man that we shall not assemble his bones?

merak edebilirsiniz, hiç mi patlama ve başarısızlık olmadı?
you might wonder, well, wasn't there a boom and a bust?

İnsan hiç mi düşünmez ki o hiçbir şey değilken daha önce biz yarattık onu.
but does man not remember that we created him when he was nothing before?

yeryüzünde hiç mi gezmezler de kendilerinden öncekilerin sonucu ne olmuş, görmezler?
did they not travel across the earth and see the end of those before them?

allah da üzerimizde şahittir ki sizin bize taptığınızdan hiç mi hiç haberimiz yoktu!” derler.
those whom they had associated with allah will say.

o tanrılaştırdıkları nesneler kendi kendilerini bile koruyamazlar. Öyleyse, o müşrikleri bize karşı hiç mi hiç koruyamazlar.
but they are not able to help themselves, nor can they find protection against us.

allah'ın, önceden de olup bitegelen yoluyoradamıdır bu ve allah'ın yoluyoradamı, hiç mi hiç değişmez.
(such has been) the practice (approved) of allah already in the past: no change wilt thou find in the practice (approved) of allah.

lastik bantlı tiksindirici parlak şortlar, siyah alt-beyaz üst eşofmanlar, herkes sıraya geçiyor tanrım, hiç mi belli değil?!
the nasty satin briefs with the elastic bands, black bottoms-white tops, everyone falling into line god, is it really not clear?!