Je was op zoek naar: körükledikleri (Turks - Engels)

bir süs eşyası veya âlet yapmak isteğiyle ateşte körükledikleri şeylerde de benzeri bir köpük vardır.
and from that [ore] which they heat in the fire, desiring adornments and utensils, is a foam like it. thus allah presents [the example of] truth and falsehood.

bir zinet eşyası veya bir değerli mal yapmak için, ateşte üzerini körükledikleri madenlerden de onun gibi bir köpük meydana gelir.
and from that [ore] which they heat in the fire, desiring adornments and utensils, is a foam like it.

bir zinet eşyası veya bir değerli mal yapmak için, ateşte üzerini körükledikleri madenlerden de onun gibi bir köpük meydana gelir. İşte allah hak ile batılı böyle çarpıştırır.
then, as for the foam it passes away as scum upon the banks, while that which is for the good of mankind remains in the earth.

abd başkanının konuşması, dini farklılıkların yugoslavya'nın 1990'ların başlarındaki çöküşü sonrasında yaşanan kanlı çatışmaları körüklediği balkanlar'da ilgili bir kitleyi çekti.
his speech drew an attentive audience in the balkans, where religious differences helped fuel bloody strife in the wake of yugoslavia's collapse in the early 1990s.