Je was op zoek naar: o benim hayat felsefem (Turks - Engels)

o benim.
i've got that.

o benim amacım.
that's my aim.

o, benim kocam.
he's my husband.

"o, benim değneğimdir.
'why, it is my staff,' said moses.

o benim hayatımı kurtardı.
he saved my life.

benim hayatım
my life

sen benim hayatim
bir nimetsin

bu benim hayatım.
it's my life.

bu da benim hayatım.
and this is my life.

benim hayat, tıp ve konfüçyüs hakkındaki bütün görüşlerimi bir çırpıda toparlayıvermişti.
it was like in one verbal swoop he had channeled my thoughts on life and medicine and confucius.

balıkçılık benim hayatımda yok.
fishing is not in my life.

benim hayatım benim kurallarım
my life my rules

birisi benim hayatımı kurtardı.
someone saved my life.

ve işte bu benim hayatım. yani...
and that's my life. so ...

bu benim hayattaki tek gerçek hedefim.
that's my only real aim in life.

benin icin kosulsoz sevgin benim hayatim
my life

hey! gülmeyin! benim hayatım bu!
hey! don't laugh. that's my life.

o bendim.
that was me.

bu benim hayatım. bunlar benim yaşadığım yerler.
this is my life. these are my life places.

bu müzik aleti benim hayatımı kurtardı desek yeridir.
this instrument pretty much saved my life.